action; endeavor

listen to the pronunciation of action; endeavor
İngilizce - Türkçe

action; endeavor teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı

affair
{i} sorun, mesele, iş
affair
{i} ilişki

Dış ilişkiler hakkında çok şey bilir. - He knows a lot about foreign affairs.

Onun iş ilişkileri iyi durumda. - His business affairs are in good shape.

affair
takıntı
affair
macera

Çok ihtiraslı bir aşk macerasıydı. - It was a very passionate love affair.

affair

Öldüğün zaman, senin işlerine ben bakacağım. - I'll look after your affairs when you are dead.

Onun bu işle ile hiçbir bağlantısı yoktur. - He has no connection with this affair.

affair
hadise
affair
maslahat
affair
{i} olay

Olaydan duyduğu üzüntüyü ifade etti. - He expressed regret over the affair.

O, olaya karıştığını inkar etti. - He denied having been involved in the affair.

affair
iş/ilişki/mesele
affair
{i} mesele

Onun mesele ile ilgisi olmadığını anlıyor musun? - Do you think she has nothing to do with the affair?

Vali meselesinin kesintisiz görüntüleri internette ortaya çıktı. - Uncut footage of the governor's affair has surfaced on the Internet.

affair
{i} k.dili. şey (makine/eşya)
affair
{i} gönül macerası
affair
{i} k.dili. olay, skandal
affair
{i} konu

Konu bana birçok uykusuz gecelere mal oldu. - The affair cost me many sleepless nights.

Bir ankete göre, insanların beşte üçü uluslararası konulara ilgisiz. - According to a survey, three in five people today are indifferent to foreign affairs.

affair
{i} şey

Dış ilişkiler hakkında çok şey bilir. - He knows a lot about foreign affairs.

İngilizce - İngilizce
affair
action; endeavor