action or suit distinct from criminal proceedings teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı
- civil
- {s} sivil
Hükümet sivil ilişkilerden zarar görüyor.
-A government suffers from civil affairs.
Dört asker ve on iki sivil öldürüldü.
-Four soldiers and twelve civilians were killed.
- civil
- yurttaşlıkla ilgili
- civil
- mülkiye
Eğer tarih bize bir şey öğrettiyse, o da özel mülkiyetin medeniyetin ayrılmaz bir parçası olduğudur.
-If history could teach us anything, it would be that private property is inextricably linked with civilization.
- civil
- medeni
Fakat medeniyetler daha karmaşık hale gelirken, daha iyi iletişim metotları gerekliydi.
-But as civilizations grew more complex, better methods of communication were needed.
O, medeni haklarından mahrum edildi.
-He was deprived of his civil rights.
- civil
- kibar
Ona kibar bir cevap yazacağım.
-I will write him a civil answer.
- civil
- İnşaat işleri, inşai
- civil
- {s} devlete ait
- civil
- {s} bireysel, ferdi
- civil
- {s} terbiyeli, edepli, nazik, kibar
- civil
- {s} nazik
Yerini yaşlı adama teklif etmesi, onun nazik bir davranışıydı.
-It was civil of him to offer his seat to the old man.
- civil
- kamu,sivil
- civil
- civil death manevi ölüm
- civil
- {s} iç
İç savaş sırasında, ülke anarşik bir durum içindeydi.
-While the civil war went on, the country was in a state of anarchy.
Davis, iç savaş istemiyordu.
-Davis did not want civil war.
- civil
- {s} medeni hukuk ile ilgili
- civil
- {s} uygar, medeni
- civil
- vatandaşlık icaplanndan
- civil
- (sıfat) medeni, uygar, medeni hukuk ile ilgili, yurttaşlık ile ilgili, vatandaşlarla ilgili, iç, sivil; resmi, devlete ait, hükümete ait, laik, nazik, kibar
- civil
- {s} hükümete ait, milli
- civil
- {s} hükümete ait
İlgili Terimler
action or suit distinct from criminal proceedings teriminin İngilizce İngilizce sözlükte anlamı
- civil