Gençken bilgisayarın önünde zaman harcamak yerine seyahat etmelisin.
- You should travel while you're young instead of spending time in front of the computer.
Biz burada iş giderlerini kısmak zorundayız. Sen hiç harcamaya başlamadan önce ne kadar kazandığına bakmayı duymadın mı?
- We have to cut business expenses here. Haven't you ever heard of looking at how much you're getting before you start spending?
Biz durgunluk döneminde harcamayı azalttık.
- We reduced our spending during the recession.
Kanada civarında bir yerde birkaç dönüm karla ilgili iki ulusun savaşta olduğunu ve bu güzel savaşa tüm Kanada'nın değdiğinden daha çok para harcadıklarını bilirsiniz.
- You know that two nations are at war about a few acres of snow somewhere around Canada, and that they are spending on this beautiful war more than the whole of Canada is worth.
O bu kitabı onun üzerinde sadece iki hafta harcayarak çok kısa zamanda yazdı.
- He wrote this book in a very short time, spending just two weeks working on it.