Bir fırtına geminin Kobe'den ayrılmasını engelledi.
- A storm kept the ship from leaving Kobe.
En kısa sürede buradan ayrılmalıyız.
- We should lose no time in leaving here.
O, üç gün içinde ayrılıyor.
- He is leaving in three days.
Ne zaman ayrılıyorsunuz?
- When are you leaving?
Tom okulu bırakmayı düşündü fakat onun aleyhinde karar verdi.
- Tom considered leaving school, but decided against it.
Son defa fincanı baş aşağı bırakma fikri neydi?
- What was the idea of leaving the cup upside down last time?
Yağmur çiselemeye başladığında, evi terketmek üzereydim.
- I was on the point of leaving home when a light rain started to fall.
Tom'un şu ana kadar karısını terketmeyi düşündüğünden şüpheliyim.
- I doubt that Tom would ever consider leaving his wife.