Bunu senin için yapıyorum.
- I'm doing it for you.
Bunu senin için yapıyorum.
- I'm doing this for you.
Hastalık onun işini yapmasını engelledi.
- Illness prevented him from doing his work.
Ben, birkaç saatliğine ev işimi yapmayı erteledim.
- I postponed doing my housework for a few hours.
Bu senin kendi faaliyetin.
- This is your own doing.
Hayatta büyük zevk insanların yapamayacağını söylediği şeyi yapmaktır.
- The great pleasure in life is doing what people say you cannot do.
Bu tür bir şey yapmak aptal görünmesini sağlar.
- Doing that sort of thing makes you look stupid.
O, zamanının üçte birini evrak işleri yaparak geçirir.
- She spends over a third of her time doing paperwork.
Zamanınızın çoğunu ne yaparak geçirirsiniz?
- What do you spend most of your time doing?