Önce bu biradan hoşlanmayabilirsin. Bu sonradan kazanılan bir tat.
- You might not like this beer at first. It's an acquired taste.
Birisi bana Albert Einstein'ın Sağduyu on sekiz yaşında kazanılan ön yargıların birikimidir. dediğini söyledi.
- Someone told me that Albert Einstein said, Common sense is the collection of prejudices acquired by age eighteen.
Helal yoldan kazanılmayan kazanç, kazanç değildir.
- Acquired by sin - there's no profit within.
Amcamız öldüğünde biz mülkü elde ettik.
- We acquired the property when our uncle died.
Önce bu biradan hoşlanmayabilirsin. Bu sonradan kazanılan bir tat.
- You might not like this beer at first. It's an acquired taste.
Amcamız öldüğünde biz mülkü elde ettik.
- We acquired the property when our uncle died.
Havyar edinilmiş bir lezzettir.
- Caviar is an acquired taste.
En kısa sürede iyi bir iş İngilizcesi bilgisi edinmek zorundasın.
- You have to acquire as soon as possible a good knowledge of business English.
Geçmişte insanlar sihirli güçler kazanmak için kendilerini şeytana satarlardı. Şimdilerde bu güçleri bilimden kazanıyorlar ve kendilerini şeytanlaşmak zorunda buluyorlar.
- In former days, men sold themselves to the Devil to acquire magical powers. Nowadays they acquire those powers from science, and find themselves compelled to become devils.
Servetini nasıl elde ettin?
- How did you acquire your wealth?
Bütün bu serveti nasıl elde ettin?
- How did you acquire all this wealth?
Tom yeterli bir deneyime sahip olmadığı için bir iş bulamıyor fakat o bir iş bulamadığı için deneyim edinemiyor.
- Tom can't get a job because he doesn't have any experience, but he can't acquire experience because he can't get a job.
Like many another Italian War hero, young Dino Grandi had turned to the post-War Fascist movement to satisfy an acquired taste for action.
NBA Hall of Famer Arnold Red Auerbach was an acquired taste for most people who had to deal with him on a regular basis. . . his rough edges becoming part and parcel of his storied success.
Descent is the title whereby a man, on the death of his ancestor, acquires his estate, by right of representation, as his heir at law. — William Blackstone.