Patronun öğle yemeğini yemekle suçlandım.
- I was accused of eating the boss's lunch.
O, beni bir yalancı olmakla suçladı.
- He accused me of being a liar.
Sami, Leyla'yı asla bir suçla itham etmedi.
- Sami never accused Layla of a crime.
Tom haksız yere suçla itham edildi.
- Tom was unjustly accused of the crime.
Birini bir şeyle suçlamadan önce çok emin olsan iyi olur.
- You'd better be very sure before you accuse Tom of anything.
Beni hiçbir şeyle suçlama.
- Do not accuse me of anything.
Neither can they prove the things whereof they now accuse me.
We are accused of having persuaded Austria and Sardinia to lay down their arms.