accouterments, dress, traces, stuff, goods

listen to the pronunciation of accouterments, dress, traces, stuff, goods
İngilizce - Türkçe

accouterments, dress, traces, stuff, goods teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı

gear
vites

Tom arabayı vitese taktı. - Tom put the car into gear.

Tom arabayı vitese taktı ve uzaklaştı. - Tom put the car in gear and drove off.

gear
{i} dişli

Sami yepyeni bir dişli satın aldı. - Sami bought a brand new gear.

gear
{i} takım

Uçağın iniş takımında bir sorun var. - There's a problem with the plane's landing gear.

Tom dalış takımını giyiyordu. - Tom was wearing scuba gear.

gear
mekanizma
gear
aygıt
gear
dişliçark
gear
donatı
gear
kıyafet
gear
{f} oturtmak
gear
{f} koşum takmak
gear
{i} koşum takımı
gear
{i} teçhizat
gear
gear case dişli çark mahfazası
gear
{i} (belirli bir iş için kullanılan) eşya/takım/giysi
gear
{f} vites değiştirmek
gear
{f} uydurmak
gear
{f} vitese takmak
gear
{f} uymak
gear
{f} tam olmak
gear
(fiil) vitese takmak, vites değiştirmek, uydurmak, ayarlamak, oturtmak, koşum takmak, uymak, oturmak, tam olmak
İngilizce - İngilizce
{n} gear