accounting teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı
- muhasebe
Bir muhasebe bürosunda çalışıyorum.
- I work in an accounting office.
Yeni muhasebe prosedürleri giderleri rapor etmek için farklı formları doldurmamızı gerektirir.
- The new accounting procedures require us to fill out different forms for reporting expenses.
- sayma
Hiç Hollywood saymanlığını duydun mu?
- Have you ever heard about Hollywood accounting?
- finansal
- (Telekom) ücretlendirme
- (Bilgisayar) hesap oluşturma
- hesap vererek
- {f} hesap ver
- {i} saymanlık
- mahsup
- hesap tutma
- (Bilgisayar) hesaplama
- account
- hesap
Ona davranışı için hesap soruldu.
- She was asked to account for her conduct.
Ben olay için hesap vereceğim.
- I will account for the incident.
- Accounting and Finance Manager
- Mâli işler müdürü
- Accounting, Finance and Administrative Manager
- Mâli ve idâri işler müdürü
- accounting book
- (Ticaret) hesap defteri
- accounting control
- (Ticaret) iç kontrol
- accounting data
- (Bilgisayar) sayım verisi
- accounting machine
- (Bilgisayar) sayışım makinası
- accounting machine
- sayışım makinesi
- accounting profit
- (Ticaret) ticari kar
- accounting rate
- hesaplaşma oranı
- accounting symbol
- (Askeri) mali sorumluluk sembolü
- accounting treatment
- (Ticaret) muhasebeleştirme yöntemi
- accounting year
- (Ticaret) hesap senesi
- accounting year
- (Ticaret) hesap dönemi
- accounting department
- muhasebe bölümü
- accounting firm
- muhasebe şirketi
- accounting journal billy
- muhasebe günlüğü
- accounting clerk
- muhasebe memuru
- accounting journal
- muhasebe günlüğü
- accounting personnel
- muhasebe personeli
- accounting principle
- muhasebe ilke
- accounting program
- muhasebe programı
- accounting software
- muhasebe programı
- accounting assistant
- (Ticaret) muhasebe asistanı
- accounting classification
- (Askeri) MALİ KOD SINIFLANDIRMASI: (a) Tahsisat remzini, (b) Tahsisat tertip numarasını, (c) Proje hesap numarasını, (d) Masraf sınıflandırma kodunu ve belirli fonları taahhüde bağlama yetkisi verilmiş tesisin, (e) Mali tesis numarasını, bu sıra dahilinde gösteren mali kod numarası
- accounting clerk
- (Ticaret) muhasebe yardımcı elemanı
- accounting contract
- (Ticaret) muhasebe sözleşmesi
- accounting controls
- (Ticaret) muhasebe kontrolları
- accounting costs
- (Ticaret) muhasebe maliyetleri
- accounting director
- (Ticaret) muhasebe müdürü
- accounting earnings
- (Ticaret) muhasebe kazançları
- accounting entries
- (Ticaret) muhasebe giriş kayıtları
- accounting equation
- (Ticaret) muhasebe temel denklemi
- accounting equation
- (Ticaret) bilanço eşitliği
- accounting evidence
- (Ticaret) muhasebe delili
- accounting identity
- (Ticaret) muhasebe özdeşliği
- accounting log
- (Ticaret) hesap cetveli
- accounting machine
- sayisim makinasi
- accounting manager
- (Ticaret) muhasebe müdürü
- accounting period
- mali dönem
- accounting period
- hesap dönemi
- accounting postulates
- (Ticaret) muhasebe kuralları
- accounting prices
- (Ticaret) muhasebe fiyatları
- accounting process
- (Ticaret) muhasebeleştirme süreci
- accounting rate
- hesaplasma orani
- accounting records
- (Nükleer Bilimler) sayım kayıtları
- accounting risk
- (Ticaret) muhasebe riski
- accounting symbol
- (Askeri) MALİ SORUMLULUK SEMBOLÜ: Bir yazıdan mali bakımdan sorumlu makam, hizmet veya faaliyet merkezini tanıtmak üzere, bu yazının başlığında kullanılan harfler grubu
- accounting trainer
- (Ticaret) muhasebe eğitmeni
- accounting unit
- (Ticaret) muhasebe ünitesi
- accounting valuation
- (Ticaret) muhasebe değeri
- accounting valuation
- (Ticaret) muhasebe değerlemesi
- accounting year
- mali yıl
- accounting year
- hesap yılı
- accountability of accounting educators
- muhasebe eğitmenlerinin sorumluluğu
- accruals accounting
- tahakkukları muhasebe
- accurate accounting
- Doğru muhasebe
- account
- {i} hesaba katma
Onun çalışmalarını eleştirirken henüz tecrübesiz olduğunu hesaba katmalısın.
- When you criticize his work, you should take into account his lack of experience.
Biz onun gençliğini hesaba katmalıyız.
- We must take his youth into account.
- account
- söylenti
- account
- açıklamak
O, nasıl kaçtığını açıklamak durumunda kaldı.
- He gave an account of how he had escaped.
- account
- {i} açıklama
Bir profesyonele göre, bugünkü oyunda kendisiyle ilgili garip bir açıklama yaptı.
- For a professional, he gave a poor account of himself in today's game.
Üç kişi kazayla ilgili üç farklı açıklama yaptı.
- The three people gave three different accounts of the accident.
- account
- {i} hesap verme
Hesap verme mecburiyeti yoktu.
- There was no accountability.
- account
- (Mukavele) hesap (vermek)
- account
- rapor
Yeni muhasebe prosedürleri giderleri rapor etmek için farklı formları doldurmamızı gerektirir.
- The new accounting procedures require us to fill out different forms for reporting expenses.
- account
- hikaye
Sami'nin hikayesi Leyla'nın açıklamasına uyuyor.
- Sami's story fit Layla's account.
- account
- yakalamak (av)
- account
- (Ticaret) mevduat
- account
- itibar
- account
- hesap görme
- account
- kıymet
- account
- ehemmiyet
- administrative accounting
- (Ticaret) yönetim muhasebesi
- basis of accounting
- (Kanun) esası
- commitment accounting
- (Askeri) taahhüt hesabı
- computerized accounting
- bilgisayarlı muhasebe
- growth accounting
- (Ticaret) büyüme muhasebesi
- managerial accounting
- yönetim muhasebesi
- rendering an accounting
- (Ticaret) hesaplaşma
- uniform accounting plan
- (Ticaret) tekdüzen hesap planı
- account
- {i} önem
Başka bir kültürü yargılamadan önce kültürel göreceliği hesaba katmak önemlidir.
- It's important to take cultural relativism into account before judging another culture.
Sorun, o nedenle önemlidir.
- The problem is important on that account.
- account
- tanım
Kaza tanımın sürücününkine uyuyor.
- Your account of the accident corresponds with the driver's.
- account
- avantaj
- account
- pusula
- account
- kâr
Yaptıklarımdan size karşı sorumlu değilim.
- I am not accountable to you for my actions.
Karar vermeden önce her şeyi hesaba katmaya çalış.
- Try to take account of everything before you make a decision.
- account
- değer
İşini değerlendirirken, onun deneyim eksikliğini de hesaba katmalıyız.
- In judging his work, we must take his lack of experience into account.
- account
- hesap,v.hesap ver: n.hesap
- account
- {f} hesap ver
Ben olay için hesap vereceğim.
- I will account for the incident.
Hesap verme mecburiyeti yoktu.
- There was no accountability.
- account
- hesaplaşma
- corporation accounting
- şirket muhasebesi
- electrical accounting machine
- elektrikli hesaplama makinası
- financial accounting
- mali muhasebe
- functional accounting
- sorumluluk muhasebesi
- functional accounting
- uygulamalı muhasebe
- job accounting
- iş muhasebesi
- method of accounting
- muhasebe yöntemi
- public accounting
- yetkili muhasebeci
- social accounting
- sosyal muhasebe
- There's no accounting for taste
- Zevkler ve renkler tartışılmaz
- account
- hesabı
- bank accounting
- Banka muhasebe
- cash accounting
- nakit muhasebe
- cost accounting
- maliyet muhasebesi
- creative accounting
- yaratıcı muhasebe
- depreciation accounting
- amortisman hesabı
- electrical accounting machines
- elektrikli hesaplama makineleri
- enterprise accounting
- Şirket muhasebe
- forensic accounting
- Adlı muhasebe
- general accounting
- Genel Muhasebe
- international accounting standards
- (İAS) Uluslarası muhasebecilik standartları
- public practice accounting
- Serbest muhasebecilik
- to accounting for
- muhasebe için
- Defense Finance and Accounting Service
- (Askeri) Savunma Bakanlığı Muhasebe Finans Dairesi
- General Accounting Office
- (Askeri) Genel Muhasebe Dairesi
- account
- {f} saymak
- account
- {f} gözüyle bakmak
- account
- yakalamak rapor
- account
- itibar etmek account for hesap vermek
- account
- sebebini belirtmek
- account
- {i} sebep
CFIT son altı yıldır çarpışmaların sadece üçte birinin üzerinde olduğunu açıklamasına rağmen ölümlerin %53'üne sebep oldu.
- Although CFIT accounted for just over a third of crashes in the past six years, it caused 53% of the deaths.
- account
- {i} röportaj; (birinin) anlattığı
- account
- sebebini izah etmek
- account
- {i} banka hesabı
Tom'un Cayman Adaları bir banka hesabı var.
- Tom has a bank account in the Cayman Islands.
Brian'ın cüzdan ve banka hesabında az para var.
- There is a shortage of money in Brian's wallet and bank account.
- account
- (Askeri) Hesap, pusula, tarif
- account
- değer/hesap
- account
- {f} for -i anlatmak, -i açıklamak, -i izah etmek
- account
- açıklamasın
CFIT son altı yıldır çarpışmaların sadece üçte birinin üzerinde olduğunu açıklamasına rağmen ölümlerin %53'üne sebep oldu.
- Although CFIT accounted for just over a third of crashes in the past six years, it caused 53% of the deaths.
Sami'nin hikayesi Leyla'nın açıklamasına uyuyor.
- Sami's story fit Layla's account.
- account
- {f} avlamak
- account
- {f} açıklamasını yapmak
- account
- {i} göz önünde tutma
Onun gençliğini göz önünde tutmalıyız.
- We should take his youth into account.
- account
- kullanıcı adı, bir ağa girebilmek için gerekli kullanıcı bilgisi
- account
- {i} yarar
- call accounting
- cagri sayisimi (muhasebesi)
- comparative accounting
- (Ticaret) karşılaştırmalı muhasebe
- computerized accounting system
- (Kanun) bilgisayara dayalı muhasebe
- confidential accounting
- (Ticaret) gizli muhasebe
- cost accounting
- maliyet hesabi
- cost accounting
- (Askeri) MALİYET HESABI, MALİYET MUHASEBESİ: Masrafların aşağıda gösterilen esaslara göre kaydı, tasnif edilmesi ve özetlenmesi: (a) Maliyet unsuruna göre, (b) Paranın temin ediliş şekline göre, (c) İş veya sarf emrine göre, (d) Vazife, iş, faaliyet, çalışma ve programa göre. Bu suretle; bir imalatın muhtelif safhaları ve, meydana gelen maddelerin ayrı veya müşterek maliyetleri ve teşkilat esasına göre maliyet hesabı yapılmış olur
- electrical accounting machine
- (Askeri) ELEKTRİKLİ HESAP MAKİNASI: Bak. "tabulating equipment"
- environmental accounting
- (Ticaret) çevre koruma muhasebesi
- extinguishment accounting
- silinme muhasebesi
- farm accounting data network
- (Avrupa Birliği) çiftlik muhasebe veri ağı
- finance and accounting officer
- (Askeri) maliye ve muhasebe subayı
- finance and accounting officer
- (Askeri) MALİYE VE MUHASEBE SUBAYI: Yönetmeliklerde ifade edilen görevleri yerine getirmek üzere atanmış ve bağlı olduğu komutanın, mali bakımdan sorumluluklarını ifade ve ibra eden muhasebe kayıtlarını tutmak, mali işleri yapmakla görevlendirilmiş muhasebe subayı. Bu subay, kendi görevleri ile birlikte, kamu borçlarını da öderse, aynı zamanda bir tediye subayıdır
- financial inventory accounting
- (Askeri) MALİ ENVANTER MUHASEBESİ: Kara ordusu ikmal sisteminde mal saymanlığı kayıtlarında stok olarak bulundurulan malzeme. İkmal maddeleri ve teçhizata ait para muhasebesinin kurulması ve tutulması işi
- financial property accounting
- (Askeri) MALİ MAL MUHASEBESİ: Mal hesaplarının para değeri haline getirilmesi ve tutulması, mal raporlarının para değeri ile ifade edilmesi
- functional accounting
- (Ticaret) görevsel muhasebe
- general accounting office
- (Askeri) GENEL MUHASEBE DAİRESİ: A. B. D. de kongre tarafından kurulan ve hükümetin kamu gelirlerine ait bütün tahsilat ve masraflarının denetlenmesinden sorumlu olan daire. Bu daire Türkiye'de Sayıştay'ın karşılığıdır
- infrastructure accounting unit
- (Askeri) Alt yapı muhasebe birimi
- joint venture accounting
- (Ticaret) adi ortaklık muhasebesi
- joint venture accounting
- (Ticaret) ortak girişim muhasebesi
- managerial cost accounting
- işletme maliyet muhasebesi
- mental accounting
- zihinsel muhasebesi
- military standard transaction reporting and accounting procedure
- (Askeri) askeri standart rapor işlemleri ve muhasebe yöntemleri
- personnel accounting symbol
- (Askeri) personel muhasebe sembolü
- productivity accounting
- (Ticaret) verimlilik muhasebesi
- profitability accounting
- (Askeri) (RESPONSIBILITY/ACCOUNTING) KAR HESABI
- profitability accounting
- (Askeri) kar hesabı
- profitability accounting
- (Ticaret) sorumluluk muhasebesi
- property accounting
- (Askeri) MAL MUHASEBESİ: Mal hesaplarının - mal raporlarının tahlili de dahil olmak üzere - nakdi değer ve miktar olarak açılması veya tutulması
- punch card accounting machine
- (Askeri) delikli kart hesap makinesi
- punch card accounting machine
- (Askeri) DELİKLİ KART HESAP MAKİNESİ: Bak. "tabulating equipment"
- relevant accounting standards
- (Ticaret) ilgili muhasebe standartları
- responsibility accounting
- (Askeri) DAĞITILMIŞ YETKİYLE YAPILAN SAYIŞIM. (ACCOUNTING MUHASEBE)
- retail accounting
- (Ticaret) perakende muhasebesi
- stock accounting
- (Askeri) STOK MUHASEBESİ: Stoktaki maddelerin resmi kayıtlarının tutulması işlemi. Bu kayıtlar; miktar, değer, durum veya icabında, diğer bilgileri içine alır
- stock accounting activity
- (Askeri) STOK MUHASİPLİĞİ, STOK SAYMANLIĞI: Bir stok kayıt hesabı tutma sorumluluğu verilmiş faaliyet merkezi
- subsidiary company accounting
- (Ticaret) tali şirket muhasebesi
- there is no accounting for tastes
- zevkler ve renkler tartışılmaz
- troop basis accounting
- (Askeri) KURULUŞ ÇİZELGESİ DÖKÜMÜ, KADRO DÖKÜMÜ: Kara Kuvvetleri kuvvesini; Ordu'nun belli başlı kuvvetlerine ve ordu çapındaki tesis ve teşkillere; bunları da daha küçük sınıf ve kademelere göre hesaplama usulü. Milli Savunma Bakanlığı karargah heyeti tarafından kararlaştırılan bu kategoriler Kara Kuvvetleri'nin vazife ve ihtiyaçlarına göre değişir
- unified accounting system
- (Ticaret) tek düzen hesap sistemi
- uniform accounting
- (Ticaret) yeknesak muhasebe sistemi
- uniform accounting system
- (Ticaret) yeknesak muhasebe sistemi
- uniform accounting system
- (Ticaret) tek düzen muhasebe sistemi
- warehouse accounting
- depo muhasebesi