İşte benim hesap numaram.
- Here's my account number.
Ben olay için hesap vereceğim.
- I will account for the incident.
Karar vermeden önce her şeyi hesaba katmaya çalış.
- Try to take account of everything before you make a decision.
Onun çalışmalarını eleştirirken henüz tecrübesiz olduğunu hesaba katmalısın.
- When you criticize his work, you should take into account his lack of experience.
Buna rağmen, bizim hâlâ ağrıların beyin işlemleri tarafından tam olarak nasıl neden olduğu hakkında bilimsel bir açıklamaya ihtiyacımız var.
- All the same, we still need a scientific account of how exactly pains are caused by brain processes.
Özenle açıklamasını yaptı.
- She's accounted diligent.
Hesap verme mecburiyeti yoktu.
- There was no accountability.
Sorun, o nedenle önemlidir.
- The problem is important on that account.
Başka bir kültürü yargılamadan önce kültürel göreceliği hesaba katmak önemlidir.
- It's important to take cultural relativism into account before judging another culture.
Kaza tanımın sürücününkine uyuyor.
- Your account of the accident corresponds with the driver's.
Yaptıklarımdan size karşı sorumlu değilim.
- I am not accountable to you for my actions.
Bizim tren yoğun kar nedeniyle ertelendi.
- Our train was delayed on account of the heavy snow.
İşini değerlendirirken, onun deneyim eksikliğini de hesaba katmalıyız.
- In judging his work, we must take his lack of experience into account.
Yeni muhasebe prosedürleri giderleri rapor etmek için farklı formları doldurmamızı gerektirir.
- The new accounting procedures require us to fill out different forms for reporting expenses.
Ben olay için hesap vereceğim.
- I will account for the incident.
Hesap verme mecburiyeti yoktu.
- There was no accountability.
Sami'nin hikayesi Leyla'nın açıklamasına uyuyor.
- Sami's story fit Layla's account.
Tom'un Cayman Adaları bir banka hesabı var.
- Tom has a bank account in the Cayman Islands.
Banka hesabı açacağım.
- I'll open a bank account.
O, nasıl kaçtığını açıklamak durumunda kaldı.
- He gave an account of how he had escaped.
CFIT son altı yıldır çarpışmaların sadece üçte birinin üzerinde olduğunu açıklamasına rağmen ölümlerin %53'üne sebep oldu.
- Although CFIT accounted for just over a third of crashes in the past six years, it caused 53% of the deaths.
Sami'nin hikayesi Leyla'nın açıklamasına uyuyor.
- Sami's story fit Layla's account.
Özenle açıklamasını yaptı.
- She's accounted diligent.
Onun gençliğini göz önünde tutmalıyız.
- We should take his youth into account.
Bir muhasebecin yok mu?
- Don't you have an accountant?
Merhaba, muhasebeci orada mı, lütfen?
- Hello, is the accountant there, please?
İnsanlara şirketinin kazançlı olduğunu düşündürmek için tek ihtiyacın olan şey muhasebende küçük bir el çabukluğu.
- All you need is a little sleight of hand in your accounting to make people think your company is profitable.
Yeni muhasebe prosedürleri giderleri rapor etmek için farklı formları doldurmamızı gerektirir.
- The new accounting procedures require us to fill out different forms for reporting expenses.
Ben olay için hesap vereceğim.
- I will account for the incident.
The Internet can lower distribution costs, which account for at least 15% of the final price of a vehicle - İnternet dağıtım maliyetleri düşürülebilir ki o maliyetler bir taşıyıcının nihai değerinin en az %15'inden oluşur.
Kontrol edemedikleri şeyler için insanları sorumlu tutmamalısın.
- You shouldn't hold people accountable for things they can't control.
Birisi sorumlu tutulmak zorunda.
- Someone's got to be held accountable.
Hesap verme mecburiyeti yoktu.
- There was no accountability.
Hesap verme sorumluluğu yoktu.
- There was no accountability.
Hiç Hollywood saymanlığını duydun mu?
- Have you ever heard about Hollywood accounting?
Ev hesaplarını eşim tutar.
- My wife keeps the household accounts.
Siz ikinizin ayrı banka hesapları var mı?
- Do you two have separate bank accounts?
Saymanlara bazen muhasebeci denir.
- Accountants are sometimes called bean counters.
Tom banka hesaplarını boşaltıp ortadan kayboldu.
- Tom cleaned out his bank accounts and disappeared.
Ev hesaplarını eşim tutar.
- My wife keeps the household accounts.
No satisfactory account has been given of these phenomena.
who evidently a glutton for work, it struck him, was having a quiet forty winks for all intents and purposes on his own private account while Dublin slept.
We must account for the use of our opportunities.
An officer must account with or to the treasurer for money received.
to keep one's account at the bank.
Idleness accounts for poverty.
I've opened an account with Wikipedia so that I can contribute and partake in the project.
An account of a battle.
The motion of... the sun whereby years are accounted.
The Pagan Hercules, why was he accounted a hero? Because he had slain Nemean Lions, cleansed Augean Stables, undergone Twelve Labours only not too heavy for a god.
German speakers accounted for 37% of the population.
The torrential downpour would account for the saturated state of the land.
But there are still four cartridges in the revolver. Two have been fired and two wounds inflicted, so that each bullet can be accounted for.”.
We will talk about the accout relationship strategy element of the sales program.
True religion . . . intelligible, rational, and accountable, -- not a burden but a privilege. - Benjamin Whichcote.
Every man is accountable to God for his conduct.
We asked the bean-counters to look over the figures in the new budget.
... have to create a new account name space and users don't ...
... we keep taking in the same money when you also account for growth. ...