Ben olay için hesap vereceğim.
- I will account for the incident.
The Internet can lower distribution costs, which account for at least 15% of the final price of a vehicle - İnternet dağıtım maliyetleri düşürülebilir ki o maliyetler bir taşıyıcının nihai değerinin en az %15'inden oluşur.
Ona davranışı için hesap soruldu.
- She was asked to account for her conduct.
Ben olay için hesap vereceğim.
- I will account for the incident.
Onun çalışmalarını eleştirirken henüz tecrübesiz olduğunu hesaba katmalısın.
- When you criticize his work, you should take into account his lack of experience.
Sen sağlık durumunu hesaba katmalısın.
- You must take his state of health into account.
O, nasıl kaçtığını açıklamak durumunda kaldı.
- He gave an account of how he had escaped.
Onun olayla ilgili açıklaması sizinki ile uyuyor.
- Her account of the incident agrees with yours.
Üç kişi kazayla ilgili üç farklı açıklama yaptı.
- The three people gave three different accounts of the accident.
Hesap verme mecburiyeti yoktu.
- There was no accountability.
Yeni muhasebe prosedürleri giderleri rapor etmek için farklı formları doldurmamızı gerektirir.
- The new accounting procedures require us to fill out different forms for reporting expenses.
Sami'nin hikayesi Leyla'nın açıklamasına uyuyor.
- Sami's story fit Layla's account.
Sorun, o nedenle önemlidir.
- The problem is important on that account.
Böyle bir şey hiç önemli değil.
- Such a thing is of no account.
Kaza tanımın sürücününkine uyuyor.
- Your account of the accident corresponds with the driver's.
Yaptıklarımdan size karşı sorumlu değilim.
- I am not accountable to you for my actions.
Bizim tren yoğun kar nedeniyle ertelendi.
- Our train was delayed on account of the heavy snow.
İşini değerlendirirken, onun deneyim eksikliğini de hesaba katmalıyız.
- In judging his work, we must take his lack of experience into account.
Kötü davranışınla ilgili ne hesap verebilirsin?
- What account can you give of your misbehavior?
Ben olay için hesap vereceğim.
- I will account for the incident.
CFIT son altı yıldır çarpışmaların sadece üçte birinin üzerinde olduğunu açıklamasına rağmen ölümlerin %53'üne sebep oldu.
- Although CFIT accounted for just over a third of crashes in the past six years, it caused 53% of the deaths.
Banka hesabı açacağım.
- I'll open a bank account.
Onun bir İsviçre banka hesabında gizlenmiş çok fazla parası olduğu söyleniyor.
- It's rumored that he has a lot of money stashed away in a Swiss bank account.
Özenle açıklamasını yaptı.
- She's accounted diligent.
Onun açıklamasında bazı belirsiz noktalar var.
- There are some unclear points in his account.
Onun gençliğini göz önünde tutmalıyız.
- We should take his youth into account.
German speakers accounted for 37% of the population.
The torrential downpour would account for the saturated state of the land.
But there are still four cartridges in the revolver. Two have been fired and two wounds inflicted, so that each bullet can be accounted for.”.
No satisfactory account has been given of these phenomena.
who evidently a glutton for work, it struck him, was having a quiet forty winks for all intents and purposes on his own private account while Dublin slept.
We must account for the use of our opportunities.
An officer must account with or to the treasurer for money received.
to keep one's account at the bank.
Idleness accounts for poverty.
I've opened an account with Wikipedia so that I can contribute and partake in the project.
An account of a battle.
... machine learning algorithms have now begun to account for ...
... we keep taking in the same money when you also account for growth. ...