O hafif aksanla konuştu.
- She spoke in mild accents.
Mary Alman aksanlarının çekici olduğunu düşünüyor.
- Mary thinks that German accents are sexy.
Tom'un şivesiyle alay ettim.
- I made fun of Tom's accent.
Şiven çok iyi. Her zaman İngiliz diye geçinebilirsin.
- Your accent is excellent. You'd pass for an Englishman any time.
O İngilizceyi yabancı aksanıyla konuşur.
- She speaks English with a foreign accent.
O,İngilizceyi istikrarlı bir Alman aksanıyla konuşur.
- He speaks English with a strong German accent.
Aksan işareti koymayı unutma!
- Don't forget to put an accent mark!
Aksan işaretini unuttunuz.
- You forgot the accent mark.
Garip aksanı yüzünden okuldaki diğer çocuklar onunla dalga geçti.
- The other kids at school made fun of him because of his strange accent.
Esperanto'da sondan ikinci hece vurguludur.
- In Esperanto, the second-to-last syllable is accentuated.
'Avustralya' kelimesinde vurgu nerede?
- Where is the accent on the word 'Australia?'
The tender accent of a woman's cry.
At this hotel, the accent is on luxury.
In the word careful, the accent is placed on the first syllable.
... DAVID BECKHAM: That's a great accents. ...