O, arabasını hızlandırdı.
- She accelerated her car.
Sürücü arabasını hızlandırdı.
- The driver accelerated his car.
Sürücü arabasını hızlandırdı.
- The driver accelerated his car.
Arabasını hızlandırdı ve beni geçti.
- He accelerated his car and overtook me.
to accelerate our departure.
to accelerate the growth of a plant, the increase of wealth, etc.
a general knowledg of the definition of motion, and of the distinction of natural and violent, even and accelerate, and the like, sufficing.
... accelerate and let go to decelerate. ...
... to accelerate their production of electric vehicles. ...