'Tis Pity She's a Whore — title of novel by John Ford.
I can't stand arugula or any bitter greens.
- Roka ve diğer acı şeylere katlanamam.
She shed bitter tears.
- O acı gözyaşları döktü.
I want to eat something that's not hot and spicy.
- Acı ve baharatlı olmayan bir şey yemek istiyorum.
Tom put too much hot sauce on his pizza.
- Tom pizzasına çok fazla acı sos koydu.
I can't stand this pain.
- Bu acıya dayanamıyorum.
I cannot bear this pain.
- Bu acıya dayanamıyorum.
He used to suffer from stomach aches.
- O, mide ağrılarından dolayı acı çekerdi.
Ow! Yukiko! That hurts! Quit hitting me with your fists!
- Ooo! Yukiko! O acıtıyor! Bana yumruklarınla vurmaktan vazgeç!
The soap hurt my eyes.
- Sabun gözlerimi acıttı.
Whose sting is more painful: a bee's or a wasp's?
- Hangisinin sokması daha acılıdır: Bir arının mı yoksa bir yaban arısının mı?
A bee sting can be very painful.
- Arı sokması çok acı verici olabilir.
That is a distressing story.
- Bu acıklı bir hikaye.
We are faced with a very sad situation.
- Çok acıklı bir durumla karşı karşıyayız.
Listening to sad music makes me happy.
- Acılı şarkıları dinlemek beni mutlu eder.
We all felt great sorrow for him.
- Onun için hepimiz büyük acı duyduk.
No words can express her deep sorrow.
- Kelimeler acısını ifade etmede yetersiz kalır.
Tom was in severe pain.
- Tom şiddetli acı içindeydi.
He used to suffer from severe nasal congestion.
- O şiddetli burun tıkanıklığından dolayı acı çekti.
I think Tom is harsh.
- Tom'un acımasız olduğunu düşünüyorum.
Teenagers must adapt to today's harsh realities.
- Gençler bugünün acımasız gerçeklerine uymalılar.
War doesn't bring on peace; on the contrary, it brings pains and grief on both sides.
- Savaş, barış getirmez. Tam tersine, o acı ve keder getirir.
You cannot put time limits on grief.
- Acılar ha demeyle dinmez.
He is suffering from an aggravated disease.
- O, ağır bir hastalıktan acı çekiyor.
Why is life so full of suffering?
- Hayat niçin o kadar acı dolu?
Don't worry, cutting your hair doesn't hurt.
- Merak etmeyin, saçınızı kesmek acı vermez.
I'm very sorry for the pain I caused.
- Neden olduğum acı için çok üzgünüm.
I'm sorry for all the pain I caused you.
- Sana verdiğim tüm acı için üzgünüm.
She felt a sharp pain in the chest.
- Göğsünde keskin bir acı hissetti.
He felt a sharp pain.
- O, keskin bir acı hissetti.
Tom had to bite the bullet.
- Tom acıya göğüs germek zorunda kaldı.
When I bite down, this tooth hurts.
- Ben ısırdığımda, bu diş acıyor.
You just have to have mercy on my poor wife.
- Sadece zavallı karıma acımalısın.
There is no mercy here, Pinocchio. I have spared you. Harlequin must burn in your place. I am hungry and my dinner must be cooked.
- Burada merhamet yok, Pinokyo. Senin canını bağışlıyorum. Harlequin senin yerine yanmalı. Ben acıktım ve akşam yemeğim pişirilmeli.
A sadist likes inflicting pain; a masochist, receiving it.
- Bir sadist acı vermekten; bir mazoşist onu almaktan hoşlanır.
He was very hurt by her cruel words.
- Onun acımasız sözleriyle çok yaralandı.
It was an extremely cruel war.
- Bu son derece acımasız bir savaştı.
Tom seems to be in agony.
- Tom acı çekiyor gibi görünüyor.
She screamed in agony.
- O, acı içinde çığlık attı.
Never rub your eyes after cutting a hot pepper.
- Bir acı biber kestikten sonra asla gözlerini ovma.
Don't worry, cutting your hair doesn't hurt.
- Merak etmeyin, saçınızı kesmek acı vermez.
He hid his anguish with a smile.
- O bir tebessümle acısını sakladı.
Sami's family waited in anguish.
- Sami'nin ailesi acı içinde bekliyordu.
I really feel for you.
- Gerçekten sana acıyorum.
The army were scathingly beaten.
- Ordu acımasızca yenildi.
Tom felt the pangs of hunger.
- Tom açlığın acısını hissetti.
Her misery was only for show.
- Onun acısı yalnızca gösteriş içindi.
Misery and sorrow accompany war.
- Acı ve üzüntü savaşa eşlik eder.
It was a tragic accident.
- Bu acıklı bir kazaydı.
He was painfully skinny.
- O, acı verecek şekilde zayıftı.
I have a facial boil. There's a painful lump at the back of one nostril.
- Bir yüz çıbanım var.Bir burun deliğinin arkasında acılı bir yumru var.