Mermi dizin üzerine girdi.
- The bullet entered above the knee.
Çatalı ekmek ve tereyağı tabağı üzerine koy.
- Place the bread and butter plate above the fork.
Yukarıdaki bulutlar hızlı ilerledi.
- The clouds above moved fast.
Onlar yukarıdaki katta yaşıyor.
- They live on the floor above.
Sağlık zenginliğin üstündedir, zira zenginlik bize sağlık kadar çok mutluluk vermiyor.
- Health is above wealth, for this does not give us so much happiness as that.
Sağlık zenginliğin üstündedir, zira birincisi ikincisinden daha önemlidir.
- Health is above wealth, for the former is more important than the latter.
Bir yorum eklediniz, çeviri değil. Çeviri eklemek için, cümle üzerindeki «あ→а» simgesine tıklatın.
- You have added a comment, not a translation. To add a translation, click on the «あ→а» icon above the sentence.
Biz ağaçların üzerindeki kuleyi görebiliyoruz.
- We can see the tower above the trees.
Affedersiniz; yukarıdaki makalede üç hata göstermeme izin verin.
- Excuse me; allow me to point out three errors in the above article.
Lütfen yukarıdaki yorumlarımı önemseme.
- Please ignore my comments above.
O öyle bir şey yapmanın ötesinde.
- He is above doing such a thing.
Bu köprünün yaklaşık üç mil ötesinde yaşıyoruz.
- We live about three miles above this bridge.
Bir buzdağının su altındaki parçası su üstündeki parçasından çok daha büyüktür.
- The part of an iceberg under the water is much larger than that above the water.
Bir buzdağının su altındaki parçası su üstündeki parçasından çok daha büyüktür.
- The part of an iceberg under the water is much larger than that above the water.
Tom'un masasının üstündeki rafta bir bovling kupası vardı.
- There was a bowling trophy on the shelf above Tom's desk.
Fenolftalein, 10.0 ya da daha fazla bir pH'a sahip olan bir baz varlığında parlak mora dönüşecektir ve 8.2 ya da daha az bir pH değerine sahip bir çözeltinin varlığında renksiz kalacaktır.
- Phenolphthalein will turn fuchsia in the presence of a base with a pH of or above 10.0 and will remain colorless in the presence of a solution with a pH of or below 8.2.
Bir asırdan fazla bir süre önce, Rusya'daki Tunguska Nehri vadisinin üzerindeki gökyüzünde bir kuyrukluyıldız veya bir göktaşı patladı. Patlamada yüzlerce mildeki milyonlarca ağaç yıkıldı.
- More than a century ago, a comet or a meteor exploded in the sky above the Tunguska River valley in Russia. The explosion knocked down millions of trees over hundreds of miles.
O, onura her şeyden daha çok değer verir.
- He values honor above anything else.
İnsanlar kendi aralarında mücadele ederken melekler yukarıdan izlerler.
- Angels watch from above as men fight amongst themselves.
O kesinlikle kırkın yukarısındadır.
- She is certainly above forty.
Kulenin yüksekliği 100 metrenin üzerindedir.
- The height of the tower is above 100 meters.
O yüksek sesle konuştu.
- She spoke above her breath.
O, onura her şeyden daha çok değer verir.
- He values honor above anything else.
Sağlık zenginliğin üstündedir, zira zenginlik bize sağlık kadar çok mutluluk vermiyor.
- Health is above wealth, for this does not give us so much happiness as that.
Derin su balıkları asla ışığı görmezler ve bütün hayatlarını yukarıdan gelen artıklarla yaşarlar.
- Deep water fish never see the light and live all their lives from the scraps that come from above.
Sağlık zenginliğin üstündedir, zira birincisi ikincisinden daha önemlidir.
- Health is above wealth, for the former is more important than the latter.
Elbisesi dizinin üstündeydi.
- Her dress is above the knee.
Onlar, her şeyden önce, barış içinde yaşamak istiyor.
- They want, above all things, to live in peace.
Televizyon şiddet gösteriyor, her şeyden önce daha genç insanları etkiler.
- Television shows violence, which influences, above all, younger people.
Ben, 300 doların üzerindeki bir kamerayı maddi olarak karşılayamam.
- I cannot afford a camera above 300 dollars.
Biz ağaçların üzerindeki kuleyi görebiliyoruz.
- We can see the tower above the trees.
Fenolftalein, 10.0 ya da daha fazla bir pH'a sahip olan bir baz varlığında parlak mora dönüşecektir ve 8.2 ya da daha az bir pH değerine sahip bir çözeltinin varlığında renksiz kalacaktır.
- Phenolphthalein will turn fuchsia in the presence of a base with a pH of or above 10.0 and will remain colorless in the presence of a solution with a pH of or below 8.2.
Kasaba, Londra'nın hemen kuzeyinde yer alır.
- The town lies just above London.
Şehir Londra'nın elli mil kuzeyindedir.
- The city is fifty miles above London.
O, yüzmeyi her şeyden çok sever.
- He likes swimming above all.
Onlar, her şeyden önce, barış içinde yaşamak istiyor.
- They want, above all things, to live in peace.
Her şeyden önce, sabırlı olun.
- Above all, be patient.
If your waiter goes beyond the call of duty, leave a bigger tip.
Tom başını su üstünde tuttu.
- Tom kept his head above water.
O, saygın rasyonel ve özellikle güzel.
- She is reputable, rational and above all pretty.
He went above and beyond his duties at work, so he was quickly promoted.
which are all up above basic styles with variety kinds of details like prints, embroideries, hand works, accessories etc.
He's in a better place now, floating free as the clouds above.''.
He appealed to the court above.
Fowl that may fly above the earth.
I saw in the way a light from heaven above the brightness of the sun.
That was said above.
See the above.
The staff often goes above and beyond what is required.
Boy, they sure went above and beyond when they were planning this party!.
They conducted the negotiations completely above board.
You may think you're above the law, but you're not.
The Jewish fires were the heaviest blows we had had; for though the Waddingley Cotton-mills had been burnt in 1822, at a loss to the Company of 80,000£, and though the Patent Erostratus Match Manufactory had exploded in the same year at a charge of 14,000£, there were those who said that the loss had not been near so heavy as was supposed -- nay, that the Company had burnt the above-named establishments as advertisements for themselves.
He was found above-stairs in an empty room, searching the floor for something.
Her extra work was above and beyond the call of duty.
She really thinks she's a cut above in that hat.
The hotel we stayed in this year was fabulous. It put our vacation a notch above the rest.
His blog is a huckleberry above a persimmon.
Strong sales in Europe and Asia are helping Tiffany keep its head above water at a time when US consumers are holding onto their wallets.
Ireland's current commissioner, Charlie McCreevy, is such a high-profile and outspoken figure who punches above his weight in Brussels in the important role of internal market commissioner.
... But what I've also says is for above $250,000, we can go back to the tax rates we had when ...
... and rescue and kind of on understand a little bit of above ...