Yetenekli bir sporcu cesur olmalı.
- An able sportsman should be brave.
Tom yetenekli bir kriket oyuncusudur.
- Tom is an able cricket player.
Bunu yapabilen üç adamdan biriyim.
- I'm one of the three guys who were able to do that.
Bu kadar uzağa yürüyebildiği için, o güçlü bacaklara sahip olmalı.
- Since he was able to walk so far, he must have strong legs.
Tom güçlükle uyanık kalabildi.
- Tom is barely able to stay awake.
I’ll see you as soon as I’m able.
I’ll able ’em.
After the past week of forced marches, only half the men are fully able.