O nasıl mümkün olabilir?
- How is that possible?
Eğer her kullanıcı Tatoeba'ya günde yirmi ilave yaparsa, Noel'e kadar bir milyon cümleye ulaşmak mümkün olabilir.
- If every user added twenty a day to Tatoeba, it might be possible to reach one million sentences by Christmas.
Bir gece daha kalmak istiyorum. Mümkün mü?
- I'd like to stay one more night. Is that possible?
İçme suyunda klor, kurşun ya da benzer kirletici madde bulunması mümkün.
- It's possible that the drinking water has chlorine, lead, or similar contaminants in it.
Böyle yüksek bir hızda yolculuk etmek olanaklı mı?
- Is it possible to travel at such a high speed?
Biraz yardım almadan bunu başarmanın olanaklı olduğunu sanmıyorum.
- I don't think it's possible to do this without some help.
Jack'ın dışında muhtemelen hepimiz kötü yüzücüyüz.
- We are all poor swimmers with the possible exception of Jack.
Tom muhtemelen Mary'ye bunu mümkün olan en kısa sürede yapması gerektiğini söyleyecektir.
- Tom is probably going to tell Mary that she should do that as soon as possible.
Olası yan etkiler arasında bulanık görme ve nefes darlığı bulunmaktadır.
- Possible side effects include blurred vision and shortness of breath.
Bu mümkün, ama olası değildir.
- It's possible, but not probable.
Diğer makul açıklamanın olmadığını anlıyorum.
- I see no other possible explanation.
Bunun tek bir makul açıklaması var.
- There's only one possible explanation.
Bu mümkün ama son derece düşük ihtimal.
- That's possible but highly unlikely.
O imkansız. Seninle aynı fikirde olmamalıyım. Bu çok mümkün.
- That's impossible. I must disagree with you. It's very much possible.
Çocuğun nehri yüzerek geçmesi imkansızdı.
- It wasn't possible for the boy to swim across the river.
It's not just possible, it's probable.