Benim pek çok fikirlerim var.
- I have a whole lot of ideas.
Tom'un pek çok zamanı yoktu.
- Tom doesn't have a whole lot of time.
Yolda birçok hayvan gördü.
- He saw a lot of animals on the road.
354618 no'lu örnek cümle, Tatoeba web sitesinde birçok karışıklık yarattı.
- Example sentence no. 354618 created a lot of confusion on the Tatoeba website.
Açılış törenine çok misafir davet etmeyi planlıyorum.
- I plan to invite a lot of guests to the opening ceremony.
Onun ne de çok kitabı var!
- What a lot of books he has!
Son zamanlarda, uzaktan eğitim hakkında bir çok konuşma vardı.
- Recently, there's been a lot of talk about distance education.
Bir çok öğrenci Bay Brown'a saygı duyuyor.
- A lot of students look up to Mr Brown.
He wants to make gobs of money selling cassettes.
... I don't have a whole lot of money. ...
... from deficit to surplus and created a whole lot of millionaires to boot. ...