Çocuk oyuncağı nasıl sökeceğini biliyor.
- The boy knows how to disassemble the toy.
Çocuk oyuncağı istediği için çığlığı bastı.
- The child threw a tantrum because he wanted the toy.
Oyuncaklarını yatağın altına sakladı.
- He hid his toys under the bed.
O benim kız kardeşimi oyuncaklarından etti.
- He deprived my little sister of all her toys.
Erkek kardeşim bana küçük bir oyuncak satın aldı.
- My brother bought me a small toy.
Çocuk, oyuncağı küçük kız kardeşinden aldı.
- The boy has taken the toy away from his little sister.
Oyuncaklarıyla oynamak istemiyor.
- She doesn't want to play with her toys.
Onun duyguları ile oyun oynama.
- Don't toy with her affections.
O silahla oynama, o bir oyuncak değil.
- Don't play with that gun. It's not a toy.
Though they do talk with you, and seem to be otherwise employed, and to your thinking very intent and busy, still that toy runs in their mind, that fear, that suspicion, that abuse, that jealousy .