O adam gelecek hafta duruşmaya gidiyor.
- That man is going on trial next week.
Tanık duruşmada konuştuğu sırada gergin görünmüyordu.
- The witness did not seem nervous when he spoke at the trial.
Dün gece ipek ve ince kumaş hakkında ya da eşitlik ve adil yargılama hakkında bir rüya gördüm.
- I dreamt a dream last night, about silk and fine cloth or about equality and fair trial.
Bu bir yargılama değil bir duruşmadır.
- This is a hearing, not a trial.
Deneme neredeyse yapılmıştı.
- The trial was all but done.
Deneme beş gün sürdü.
- The trial lasted five days.
Tom'un testi ne zamandı?
- When was Tom's trial?
Bu duruşmada davacı kim?
- Who is the plaintiff in this trial?
Tom'un davası Pazartesi günü devam ediyor.
- Tom's trial resumes Monday.
Tom'un mahkemesi yarın başlar.
- Tom's trial starts tomorrow.
Tom mahkemeye gitmeye hazırlanıyordu.
- Tom was prepared to go to trial.
The team trialled a new young goalkeeper in Saturday's match, with mixed results.
... And if you start a trial by June 30, you'll pay ...
... emulated success. And what is not in doubt is that competition, argument, debate, trial ...