a tool for shaping or preserving the shape of shoes

listen to the pronunciation of a tool for shaping or preserving the shape of shoes
İngilizce - Türkçe

a tool for shaping or preserving the shape of shoes teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı

last
son

Son 100 yılın bilim ve teknoloji ve topluluğun diğer alanlarındaki gelişmeler hayat kalitesine hem avantajlar hem de dezavantajlar getirdi. - Advances in science and technology and other areas of society in the last 100 years have brought to the quality of life both advantages and disadvantages.

Çin'e gittiğim en son zaman, Şangay'ı ziyaret ettim. - The last time I went to China, I visited Shanghai.

last
{f} sürmek

Tom son dört yılda iki kez alkollü araba sürmekten mahkûm edildi. - Tom has been convicted of drunken driving twice in the last four years.

last
{s} geçen

Geçen yıl Londra'ya gittik. - We went to London last year.

O, geçen yıl o şirket için çalışmaya başladı. - He began to work for that company last year.

last
{f} dayanmak
last
bitmemek
last
son olarak

Onu son olarak ne zaman gördün? - When did you see her last?

Tom son olarak vardı. - Tom was the last to arrive.

last
herkesten sonra
last
en son

Çin'e gittiğim en son zaman, Şangay'ı ziyaret ettim. - The last time I went to China, I visited Shanghai.

En sonunda hatasını anladı. - At last, he realized his error.

last
herşeyden sonra
last
{f} sür

Yağmur beş gün sürdü. - The rain lasted five days.

Konuşma otuz dakika sürdü. - The speech lasted thirty minutes.

last
{i} ölüm

Dün gece babam huzurlu bir ölümle öldü. - My father died a peaceful death last night.

Sadece ölüm kaldığında, son çare yiyecek için yalvarmaktır. - When only death remains, the last resort is to beg for food.

last
en sonra
last
{i} kundura kalıbı
last
sonuncu olarak
last
(zarf) son, sonunda, sonuç olarak, son kez, son olarak
last
en nihayet
last
gayet
last
son kez

Mağazaya gidiyorum ve kimi görüyorum? Onunla son kez buluştuğumuzdan beri kendisinde neler gittiğini bana hemen anlatmaya başlayan bir Amerikan arkadaşımı. - I go into the store, and who do I see? An American friend, who immediately begins to tell me what has been going on with him since we last met.

Onu son kez gördüğümden beri Shelly gerçekten büyümüş. - Shelly's really filled out since the last time I saw her.

last
son mudafaa
İngilizce - İngilizce
last

How is an in-your-face black leather thigh-high lace-up boot with a four-inch spike heel like a man's black calf lace-up oxford? They are both made on a last, the wood or plastic foot-shaped form that leather is stretched over and shaped to make a shoe.

a tool for shaping or preserving the shape of shoes

    Heceleme

    a tool for shap·ing or pre·ser·ving the shape of shoes

    Türkçe nasıl söylenir

    ı tul fôr şeypîng ır prizırvîng dhi şeyp ıv şuz

    Telaffuz

    /ə ˈto͞ol ˈfôr ˈsʜāpəɴɢ ər prēˈzərvəɴɢ ᴛʜē ˈsʜāp əv ˈsʜo͞oz/ /ə ˈtuːl ˈfɔːr ˈʃeɪpɪŋ ɜr priːˈzɜrvɪŋ ðiː ˈʃeɪp əv ˈʃuːz/