a thrust or push; an attempt to stab or strike an adversary. (shakespeare)

listen to the pronunciation of a thrust or push; an attempt to stab or strike an adversary. (shakespeare)
İngilizce - Türkçe

a thrust or push; an attempt to stab or strike an adversary. (shakespeare) teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı

pass
{i} giriş

Taro büyük olasılıkla üniversite giriş sınavını geçecek. - Taro is very likely to pass the university entrance examination.

Tom ilk girişinde sürücü sınavını geçti. - Tom passed his driving test on his first attempt.

pass
{i} geçit

Gizli bir geçit bulduk. - We discovered a secret passageway.

Zihnimde çocukluğuma açılan gizli bir geçit var. - There is a secret passageway in my mind leading to my childhood.

pass
{i} kanal

Bu gemi, kanaldan geçmek için fazla büyük. - This ship is too big to pass through the canal.

Gemi Panama Kanalından geçti. - The ship passed through the Panama Canal.

pass
sona ermek
pass
pas demek
pass
(Kanun) kararlaştırmak
pass
sınavda geçmek
pass
uzatmak
pass
başarmak
pass
baştan çıkarma
pass
kazanmak
pass
pas

Pasaportta ismi olan kişi kelimelerle tanımlanıldı. - The person whose name was on the passport was described with words.

Nasıl o kadar pasif olabilirsin? Neden misilleme yapmıyorsun? - How can you be so passive? Why don't you retaliate?

pass
{f} geç

Sıkı çalışsa, sınavı geçebilir. - If she studied hard, she could pass the exam.

Sıkı çalışsa, sınavı geçebilir. - If he studied hard, he could pass the exam.

pass
{f} bildirmek
pass
{f} devretmek
pass
{i} paso
pass
{f} piyasaya sürmek
pass
(Askeri) KISA İZİN YETKİSİ: Böyle bir izinin verilmesi hususunda tanınan yetki
pass
{f} onaylanmak
pass
kab

O bir üniversite öğrencisi olarak kabul edilmektedir. - He passes for a college student.

Yeni bir yol inşa edilmesi kararı kabul edildi. - The resolution that a new road be built was passed.

İngilizce - İngilizce
pass
a thrust or push; an attempt to stab or strike an adversary. (shakespeare)