a thing done, deed, battle, suit at law, gesture, exercise, operation

listen to the pronunciation of a thing done, deed, battle, suit at law, gesture, exercise, operation
İngilizce - Türkçe

a thing done, deed, battle, suit at law, gesture, exercise, operation teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı

action
{i} eylem

Küresel ısınmanın insan eylemlerinin sonucu olduğunu düşünüyor musunuz? - Do you believe global warming is the result of human actions?

Avukat eylemin rotasını belirledi. - The lawyer determined his course of action.

action
{i} etki

Hareketlerinin neden olduğu etkileri anladığını sanmıyorum. - I don't think you understand the repercussions your actions have caused.

Hükümetin etkinlikleri dünya çapında kınandı. - The government's actions were condemned worldwide.

action
{i} çarpışma
action
is
action
inandırıcı
action
(Avcılık) mekanizma
action
(Muzik) tel yüksekliği
action
savaş

Ordu savaş sırasında bir dizi görkemli eylemlerde yer aldı. - The army was involved in a number of brilliant actions during the battle.

Tom, savaş sırasındaki eylemleri için pişmanlık duymaya başladı. - Tom began to experience remorse for his actions during the war.

action
askeri harekât
action
hareket biçimi
action
davranış

Davranışlarımı açıklamak benim için zor. - It's hard for me to explain my actions.

Kendimizi niyetimizle başkalarını ise davranışlarıyla yargılarız. - We judge ourselves by our intentions and others by their actions.

action
hareket

Mario'nun Pub'ı hareketin olduğu yerdir. - Mario's Pub is where the action is.

Tokyo harekete geçmede boşa zaman geçirmedi. - Tokyo wasted no time in taking action.

action
kuvvet
action
{i} dava

Onun açtığı davalar çok ilgisiz ve o savunmasız bırakıldı. - The actions she took were too careless, and she was left defenseless.

action
{i} çalışma
action
{i} olayların gelişimi
action
{i} amel
action
işlem

Resmi bir işlem yapılmadı. - No formal action was taken.

Leyla, üç çocuğunun velayetini almak için yasal işlem başlattı. - Layla launched a legal action to gain custody of her three children.

action
(Avrupa Birliği) eylem;dava; davranış;tutum
İngilizce - İngilizce
{n} action
a thing done, deed, battle, suit at law, gesture, exercise, operation