O, Amerikan tarihine dair bir ders kitabı okuyordu.
- He was reading a textbook on American history.
Bu, iyi bir ders kitabı.
- This is a good textbook.
Benim bir gramer kitabım var.
- I have a grammar book.
Fransızcanın dilbilgisinin zor olduğunu düşünüyorum.
- I think that French grammar is difficult.
Macarca dilbilgisinin zor olduğunu düşünüyorum.
- I think the Hungarian grammar is difficult.
Öğrendiniz gramerini Yoda'nın.
- Yoda's grammar learned you have.
Esperanto'nun grameri çok kolaydır.
- The grammar of Esperanto is very easy.
Ders kitaplarını nereden alırız?
- Where do we get the textbooks?
Bazı anne-babalar, çocuklarının ders kitaplarındaki çıplak resimler hakkında şikâyette bulundu.
- Some parents complained about the nude pictures in their children's textbooks.
a kind of descriptive account or a social, geographical, anthropological, or historical commentary that may at times have a certain textbook tone to it.
In many ways the Korean nuclear crisis is a textbook example of coercive diplomacy — its strengths as well as the risks inherent in such a strategy.