a term sometimes used to describe a used syringe

listen to the pronunciation of a term sometimes used to describe a used syringe
İngilizce - Türkçe

a term sometimes used to describe a used syringe teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı

dirty
{s} kirli

Kirli ev, kirli zemin. - Dirty house, dirty floor.

O gömlek çok kirli. Okula gitmeden önce yıkanılması gerek. - That shirt is very dirty. It needs washing before you go to school.

dirty
pis

Tom, Mary'ye pis pis baktı. - Tom gave Mary a dirty look.

Eğer oyun kasetinin metal plaka terminali pis ise oyun konsoluna kaset yerleştirildiğinde oyunun başlaması zor olabilir. - If the metal plate terminal of the game cassette is dirty it may be difficult for the game to start when the cassette is inserted into the game console.

dirty
{f} kirlenmek

Tom kirlenmekten korkmuyor. - Tom isn't afraid to get dirty.

dirty
{s} edepsiz

Bazı edepsiz fıkralar biliyorum ama onları asla anlatmam. - I know some dirty jokes, but I never tell them.

Bazı edepsiz fıkralar biliyorum ama onları anlatmam. - I know some dirty jokes, but I don't tell them.

dirty
{s} aşağılık
dirty
çepel
dirty
(hava) bozuk
dirty
alçakça
dirty
iğrenç

Tom bazı iğrenç fıkralar anlattı. - Tom told some dirty jokes.

Kirli giysiler soyunma odasının havasında iğrenç bir koku bıraktı. - The dirty clothes left a foul odor in the air of the locker room.

dirty
(Tekstil) 1. pis, kirli 2. pisletmek, kirletmek
dirty
(sıfat) pis, kirli; açık saçık, rezil, aşağılık, iğrenç, ahlaksız, edepsiz, terbiyesiz, müstehcen; muzur, bozuk; fırtınalı
dirty
{s} fırtınalı
dirty
{s} iğrenç, çirkin
dirty
(fiil) kirletmek, pisletmek, lekelemek, kirlenmek, pislenmek; bulaştırmak
dirty
bozuk fazla miktarda radyoaktif zerreler yayan
dirty
{f} bulaştırmak
dirty
argo yanında esrar bulunan
dirty
murdar
İngilizce - İngilizce
dirty
a term sometimes used to describe a used syringe

    Heceleme

    a term some·times used to de·scribe a used sy·ringe

    Türkçe nasıl söylenir

    ı tırm sımtaymz yuzd tı dîskrayb ı yuzd sırînc

    Telaffuz

    /ə ˈtərm səmˈtīmz ˈyo͞ozd tə dəˈskrīb ə ˈyo͞ozd sərˈənʤ/ /ə ˈtɜrm səmˈtaɪmz ˈjuːzd tə dɪˈskraɪb ə ˈjuːzd sɜrˈɪnʤ/