Oğlu bir düelloda öldürülmüştü.
- His son had been killed in a duel.
Tom ve arkadaşı plastik kılıçlarla düello ediyorlardı.
- Tom and his friend were duelling with plastic swords.
Bir düello yapmayacağım.
- I'm not going to fight a duel.
İki iri boğa fili, hangisinin yeni nesil babası olacağını belirlemek için birkaç gün boyunca düello yaptı.
- Two huge bull elephants duelled for several days to determine which one would father the next generation.