a statement or piece of information that is true or a real occurrence

listen to the pronunciation of a statement or piece of information that is true or a real occurrence
İngilizce - Türkçe

a statement or piece of information that is true or a real occurrence teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı

fact
{i} hakikat
fact
{i} unsur
fact
factfinding delil toplayan accessory after the fact cürüm işlendikten sonra suç ortağı olan kimse
fact
in fact gerçekten
fact
gösterilen husus veya keyfiyet
fact
filvaki
fact
hakikaten
fact
hadise
fact
olgusal gerçek
fact
çarpınım
fact
gerçek olay
fact
olmuş şey
fact
doğru bilgi
fact
gerçek

Gerçekler uzun yıllar boyunca açıklanmadı. - The facts did not become public for many years.

Bunlar gerçeklerdir. Onlar hakkında sıkı düşünün! - These are the facts. Think hard about them!

fact
olay

Olay onun dürüstlüğünü kanıtlıyor. - The fact proves his honesty.

Olayın nedenini belirlemek için bir gerçeği bulma komitesi kuruldu. - A fact-finding committee was set up to determine the cause of the incident.

fact
olgu

Olgun insanlar fikirler hakkında konuşur, aydınlar gerçekler hakkında, ve sıradan insanlar da ne yedikleri hakkında konuşurlar. - Wise men talk about ideas, intellectuals about facts, and the ordinary man talks about what he eats.

O kitap, olgusal hatalarla doludur. - That book is full of factual errors.

fact
bilgi

Yukarıdaki metin konuyla ilgili kesin bilgiler içermiyor. - The text above contains no accurate facts on the matter.

Mary bilgisayarında çalışıyor gibi davrandı ama aslında o, konuşmaya kulak misafiriydi. - Mary pretended to be working on her computer, but in fact she was eavesdropping on the conversation.

fact
(isim) gerçek, hakikat, olgu, unsur, durum, olay, eylem
fact
(Avrupa Birliği) fiil, vaka, olay
İngilizce - İngilizce
fact
a statement or piece of information that is true or a real occurrence

    Heceleme

    a state·ment or piece of in·for·ma·tion that I·s true or a re·al oc·cur·rence

    Türkçe nasıl söylenir

    ı steytmınt ır pis ıv înfôrmeyşın dhıt îz tru ır ı ril ıkırıns

    Telaffuz

    /ə ˈstātmənt ər ˈpēs əv ənˈfôrˈmāsʜən ᴛʜət əz ˈtro͞o ər ə ˈrēl əˈkərəns/ /ə ˈsteɪtmənt ɜr ˈpiːs əv ɪnˈfɔːrˈmeɪʃən ðət ɪz ˈtruː ɜr ə ˈriːl əˈkɜrəns/