a state of excited interest or feeling, or that which causes it

listen to the pronunciation of a state of excited interest or feeling, or that which causes it
İngilizce - Türkçe

a state of excited interest or feeling, or that which causes it teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı

sensation
his

Ben sol ayağımda bir şey hissedemiyorum; hiç duygu yok. - I can't feel anything in my left foot; there's no sensation at all.

Benim sol gözümde bir karıncalanma hissi var. - I have a prickling sensation in my left eye.

sensation
{i} algı
sensation
duyumsama
sensation
ihsas
sensation
kavrayış
sensation
heyecana sebep olan hadise
sensation
duygu

Ben sol ayağımda bir şey hissedemiyorum; hiç duygu yok. - I can't feel anything in my left foot; there's no sensation at all.

Ağrı tamamen kişisel bir duygudur. - Pain is an entirely personal sensation.

sensation
sezme
sensation
kavrama
sensation
{i} hissetme
sensation
Duyu, duygu, his, seziş; duyarlık; hayret verici şey, heyecan uyandıran olay, sansasyon
sensation
(Tıp) Heyecan, merak
sensation
(isim) duyu, duygu, his, algı, hissetme, algılama, duyum, heyecan, merak, heyecan verici şey, sansasyon
sensation
sansasyon/duygu/duyu
sensation
{i} duyu, duyum, duygu, his; duyarlık
sensation
{i} algılama
sensation
{i} heyecan

Film büyük bir heyecan yarattı. - The movie created a great sensation.

Bu saygın bir performans oldu, ama kesinlikle heyecan verici değildi. - That was a respectable performance, but it definitely wasn't sensational.

sensation
(Tıp) His, duygu, duyum
sensation
duyu duygu
İngilizce - İngilizce
sensation
a state of excited interest or feeling, or that which causes it