a square on a chessboard, regarded as the proper place of a piece

listen to the pronunciation of a square on a chessboard, regarded as the proper place of a piece
İngilizce - Türkçe

a square on a chessboard, regarded as the proper place of a piece teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı

house
{i} konut

Son ev Tom'un konutuydu. - The last house was Tom's residence.

Onlar bir sosyal konutta yaşıyorlar. - They live in a council house.

house
{i} ev
house
{f} -de bulunmak
house
{i} meclis

Meclis dış yardım bütçesini kesti. - The House cut the budget for foreign aid.

Meclis üç hafta sonra oy kullandı. - The House voted three weeks later.

house
(Ticaret) banka binası
house
(Ticaret) ticaretevi
house
{i} hane

Toplam hane halkı geliriniz nedir? - What's your total household income?

Binlerce haneye elektrik sağlayacak kadar güneş paneli kuruldu. - Enough solar panels have been installed to provide electricity to thousands of households.

house
dar

Evimin önündeki sokak oldukça dar. - The street in front of my house is pretty narrow.

Evimin arkasındaki sokak, dağıtım kamyonları için çok dar. - The street behind my house is too narrow for delivery trucks.

house
kamara

İngiliz Parlamentosu, Avam Kamarası ve Lordlar Kamarasına bölünmüştür. - The British Parliament is divided into the House of Commons and the House of Lords.

house
ev halkı

Ev halkı, aynı yaşam alanını ve parayı paylaşan bir gruptur. - A household is a group that shares the same living space and finances.

Benim ev halkımın 5 üyesi vardır. - There are 5 members of my household

house
{i} tiyatro
house
{f} barındırmak
house
siper altına almak
house
yerleştirmek
house
(Tıp) derin
house
{i} gen. b.h. hanedan
house
{f} ev sağlamak
house
{i} gösteri

Benim en sevdiğim gösteri Umutsuz Ev kadınları. - My favourite show is Desperate Housewives.

Tom Mary'ye evinin bazı resimlerini gösteriyor. - Tom showed Mary some pictures of his house.

house
barınmak
İngilizce - İngilizce
house
a square on a chessboard, regarded as the proper place of a piece