İngilizce - Türkçe
a specific product or manufacturer so distinguished teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı
- brand
- {i} marka
Hafif-kavrulmuş kahve markaları en popüler kalır.
-Light-roasted coffee brands remain the most popular.
Tom bu iki tuz markası arasındaki farkı tadabileceğini iddia ediyor.
-Tom claims that he can taste the difference between these two brands of salt.
- brand
- {i} dağlanarak yapılan iz
- brand
- {f} dağlamak
- brand
- {i} (kızgın demirle yapılan) dağ
- brand
- (kötü olaylar/vb.) iz bırakmak
- brand
- {i} mantar [(Botanik) ]
- brand
- {f} lekelemek
- brand
- {i} nişan
- brand
- {i} buğdaypası
- brand
- {i} namus lekesi
- brand
- {i} ayıp
- brand
- {i} kızgın demir
- brand
- yanan veya yarı yanmış odun parçası
- brand
- dağlamada kullanılan demir
- brand
- (Avrupa Birliği) marka; cins; çeşit
- brand
- (isim) damga, dağlanarak yapılan iz; marka, tarz, usul, nişan, namus lekesi, ayıp, kızgın demir, buğdaypası, mantar [bot.]
- brand
- (fiil) dağlamak, damgalamak, derin etki bırakmak; işlemek, markalamak, lekelemek
- brand
- {i} tarz
- brand
- kılıç
İlgili Terimler
İngilizce - İngilizce
a specific product or manufacturer so distinguished teriminin İngilizce İngilizce sözlükte anlamı
- brand
Some brands of breakfast cereal have more sugar than is really healthy.
a specific product or manufacturer so distinguished
Heceleme
a spe·cif·ic prod·uct or ma·nu·fac·tur·er so dis·tin·guishedTürkçe nasıl söylenir
ı spısîfîk prädıkt ır mänyıfäkçırır sō dîstînggwîştTelaffuz
/ə spəˈsəfək ˈprädəkt ər ˌmanyəˈfakʧərər ˈsō dəˈstəɴɢgwəsʜt/ /ə spəˈsɪfɪk ˈprɑːdəkt ɜr ˌmænjəˈfækʧɜrɜr ˈsoʊ dɪˈstɪŋɡwɪʃt/
Resimler
Favoriler