Select Keyboard: Türkçe ▾ X
| ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|
|
Çifte park etmişsiniz.
- You're double-parked.
Bu kelimenin bir çift anlamı var.
- This word has a double meaning.
Sen iki yüzlüsün ve bu problem.
- You are double-faced and this is the problem.
Londra'yı ziyaret ettiğimizde kent genelinde çift katlı bir otobüse bindik.
- When we visited London, we rode a double-decker bus across the city.
İkizler eğlenceyi ikiye katlıyor.
- Twins double the fun.
Gelecek yıl için bütçemizi ikiye katlamak zorunda kalacağız.
- We'll have to double our budget for next year.
Altın parçalarını ikiye katlamak istiyor musun? Ne demek istiyorsun?
- Do you want to double your gold pieces? What do you mean?