a share, a part

listen to the pronunciation of a share, a part
İngilizce - Türkçe

a share, a part teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı

snack
{i} aperatif

O bize bir aperatif hazırladı. - She fixed us a snack.

Aperatifleri nereden satın alabilirim? - Where can I buy snacks?

snack
abur cubur

Tuzlu krakerler çocukların en sevdiği abur cuburdu. - Salted pretzels were the favourite snack of the kids.

Aç olamazsın. Birkaç dakika önce abur cubur yedin. - You can't be hungry. You had a snack a few minutes ago.

snack
(Gıda) atıştırma

Öğleden sonra atıştırmalığı için krem karamel yedim. - I had some custard pudding for an afternoon snack.

Partide birçok lezzetli atıştırmalıklar vardı. - There were many delicious snacks at the party.

snack
(Gıda) atıştırmak

Öğünler arasında atıştırmak kötü bir alışkanlıktır. - Snacking between meals is a bad habit.

Öğün aralarında atıştırmaktan nasıl uzak duruyorsun? - How do you avoid snacking between meals?

snack
aperitif
snack
çerez
snack
ara öğün

Okuldan sonra çocukların bir ara öğünü var. - Children have a snack after school.

snack
çerezlenmek
snack
hafif şeyler yemek
snack
hafif yemek
snack
( yemek aralarında yenilen) tatlı, çerez, meyve v.b. hafif şeyler yemek, çerezlenmek; on (tatlı, çerez, meyve v.b.) yemek
snack
hafif şeyler yemek, çerezlenmek; on (tatlı, çerez, meyve v.b.) yemek
snack
{f} hafif şeyler yemek, çerezlenmek; on (tatlı, çerez, meyve v.b.'ni) yemek
snack
bir iki lokmalık yemek
snack
snack bar alaminüt yemeklerin yendiği lokanta
snack
yemekler arası atıştırmak
snack
{i} (yemek aralarında yenilen) tatlı, çerez, meyve v.b
snack
atıştır

Doktor bana daha az yüksek kalorili atıştırmalıklar yememi söyledi. - The doctor told me to eat fewer high-calorie snacks.

Öğleden sonra atıştırmalığı için krem karamel yedim. - I had some custard pudding for an afternoon snack.

snack
(isim) aperatif, meze, hafif yemek, pay
İngilizce - İngilizce
{n} snack
a share, a part