Tom sorunun değişmez olduğunu düşündü.
- Tom considered the problem settled.
G-Dragon benim gelecekteki kocamdır. O henüz bunu bilmiyor olabilir ama bu değişmez.
- G-Dragon is my future husband. He may not know it yet, but it's set in stone.
Yatmaya gitmeden önce çalar saati ayarlamak zorundasın.
- You've got to set the alarm clock before you go to bed.
Biz müzakereler için sahne ayarlamak zorundayız.
- We have to set the scene for negotiations.
Güneş batmak üzeredir.
- The sun is about to set.
Güneş batmak üzereydi.
- The sun was about to set.
Sıcak, nemli bir günde güneşin batışını seyrederseniz, güneşin şeklini değiştiren nemi görebilirsiniz.
- If you watch the sun setting on a warm, damp day, you can see the moisture changing the shape of the sun.
Tom ve Mary, güneşin okyanus üzerinde batışını izledi.
- Tom and Mary watched the sun set over the ocean.
Bu durum sadece savaşla halledilebilirdi.
- The situation could only be settled by war.