a sentence that requires the payment of money to the court

listen to the pronunciation of a sentence that requires the payment of money to the court
İngilizce - Türkçe

a sentence that requires the payment of money to the court teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı

fine
kıyak
fine
yolunda

Seni temin ederim, her şey yolunda. - I assure you, everything's fine.

Onlar Pandora'nın kutusunu açana kadar her şey yolunda. - Everything is fine until they open Pandora's box.

fine
{f} açılmak
fine
sağlıklı

Sağlıklı bir merak, aslında güzel bir şeydir. - A healthy curiosity is truly a fine thing.

Güzel sağlıklı bir bebek doğurdu. - She gave birth to a fine healthy baby.

fine
kırıntılar halinde
fine
ince ince

Bayırturpunu soy ve ince ince doğra. - Peel and finely chop the horseradish.

fine
rahat

Rahatla, iyi gidiyorsun. - Relax, you're doing fine.

fine
(Mühendislik) ince

Bu planı uygulamak için karar verilmesine rağmen, ince noktaların hâlâ planlanmaya ihtiyacı var. - Although the decision to implement this plan has already been made, the finer points still need to be planned out.

Kabul edilebilirler ve edilemezler arasında ince bir çizgi vardır. - There's a fine line between what's acceptable and what's not.

fine
çok ince

Bu kahveyi çok ince öğüt. - Grind this coffee very fine.

fine
(fiil) berraklaştırmak, arıtmak, açılmak, berraklaşmak, para cezası vermek
fine
{s} âlâ, mükemmel, üstün
fine
(İnşaat) güzel, ince
fine
çokiyi bir şekil
fine
ucu ucuna
fine
som
fine
(isim) ceza, para cezası
fine
incecik
fine
(zarf) güzel, hoş, iyi, incecik, ucu ucuna
fine
{f} berraklaşmak
fine
{f} berraklaştırmak
İngilizce - İngilizce
fine
a sentence that requires the payment of money to the court

    Heceleme

    a sen·tence that requires the pay·ment of mon·ey to the Court

    Türkçe nasıl söylenir

    ı sentıns dhıt rikwayrz dhi peymınt ıv mʌni tı dhi kôrt

    Telaffuz

    /ə ˈsentəns ᴛʜət rēˈkwīrz ᴛʜē ˈpāmənt əv ˈmənē tə ᴛʜē ˈkôrt/ /ə ˈsɛntəns ðət riːˈkwaɪrz ðiː ˈpeɪmənt əv ˈmʌniː tə ðiː ˈkɔːrt/