Meyve satıcısı Bak ama dokunma diyor.
- Look but don't touch, says the fruit vendor.
Linux'u destekleyen satıcılar var.
- There are also vendors who support Linux.
Satıcı bakır ölçeklerde peynir tartıyor.
- The seller weighs the cheese on the copper scales.
O, malı almadan önce satıcının onu test etmesine izin vermediğinde bir şeyin yanlış olduğundan şüphelenmeye başladı.
- He began to suspect something was wrong when the seller didn't allow him to test the item before buying it.
Ben onu bir sokak satıcısından satın aldım.
- I bought that from a street vendor.
Two of the books Alisha authored had become banner sellers.
... I mean, obviously, both buyer and seller have to be involved. ...