Telleri ayırmak zorunda kalacağız.
- We'll have to separate the wires.
Çöpü ayırmak önemlidir.
- It's important to separate the rubbish.
Onların her biri ayrı ayrı ödedi.
- They each paid separately.
Tek yazılması gereken iki kelimeyi, iki ayrı kelime olarak yazmak Norveç'te büyük bir problemdir.
- Writing two separate words when it should be written as one is a big problem in Norway.
Dil kültürden ayrılmaz.
- You can't separate language from culture.
Ailesinden ayrılmayı sevmiyordu.
- He didn't like being separated from his family.
Siyaseti dinden ayırmalıyız.
- We must separate politics from religion.
Çok sinirliyken iyiyle kötüyü ayırmaya çalışmanın bir faydası yoktur.
- It is no use trying to separate the sheep from the goats while in a state of madness.
Siyaseti dinden ayırmalıyız.
- We must separate politics from religion.
Manş denizi İngiltere'yi ve Fransa'yı ayırmaktadır.
- The English Channel separates England and France.