a schedule listing the days and times that courses (or examinations) are held teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı
- timetable
- {i} tarife
Tarifeyi görebilir miyim?
-Could I see the timetable?
Tarifede varış saatine baktım.
-I looked up the arrival time in the timetable.
- timetable
- {i} İng. (tren, otobüs, vapur, uçağa ait) tarife
- timetable
- çizelge
Yedince ve sekizinci sınıf öğrencilerinin tamamen ayrı zaman çizelgeleri var.
-The grade seven and the grade eight students both have completely separate timetables.
Onlar planlanan zaman çizelgesine göre otuz dakika geç kaldılar.
-They are thirty minutes late according to the planned timetable.
- timetable
- düzenle
- timetable
- zaman çizelge
Yedince ve sekizinci sınıf öğrencilerinin tamamen ayrı zaman çizelgeleri var.
-The grade seven and the grade eight students both have completely separate timetables.
Gözden geçirilmiş zaman çizelgesi bu ayın 5'inde yürürlüğe girecek.
-The revised timetable will go into effect on the 5th of this month.
- timetable
- tren veya vapur tarifesi
- timetable
- {i} belli zaman dilimlerine ayrılmış program
- timetable
- {i} program
Bir ders programı var mı?
-Is there a timetable?
- timetable
- (tren vb) tarife
- timetable
- ders bağdarlaması
- timetable
- (tren/otobüs/vb.) tarife
- timetable
- {i} ders programı
Bir ders programı var mı?
-Is there a timetable?
İlgili Terimler
a schedule listing the days and times that courses (or examinations) are held teriminin İngilizce İngilizce sözlükte anlamı
- timetable