a row in the periodic table of the elements

listen to the pronunciation of a row in the periodic table of the elements
İngilizce - Türkçe

a row in the periodic table of the elements teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı

period
dönem

Üçüncü dönemde İngilizcemiz var. - We have English third period.

İngilizce üçüncü dönem. - English is third period.

period
devre

Her şahsın dinlenmeye, eğlenmeye, bilhassa çalışma müddetinin makul surette sınırlandırılmasına ve muayyen devrelerde ücretli tatillere hakkı vardır. - Everyone has the right to rest and leisure, including reasonable limitation of working hours and periodic holidays with pay.

period
{i} devir
period
{i} süre

Bob'ın üzerine fazla gitmeyin.Bilirsiniz, o, son zamanlarda zor bir sürece rağmen devam etmektedir. - Go easy on Bob. You know, he's been going though a rough period recently.

Sendika belirsiz bir süre için greve gitti. - The union went out on a strike for an indefinite period.

period
{i} nokta

Benim dilimde , virgül, ; noktalı virgül, : iki nokta üstüste, ... üç nokta şeklinde adlandırılır ve bu cümle bir noktayla biter. - In my language, the , is called comma, the ; is called semicolon, : is called colon, ... are called ellipsis, and this sentence ends with a period.

Cümlenin sonuna bir nokta eklemen gerekir. - At the end of the sentence, you should add a period.

period
aşama
period
âdet

Adet sırasında kendini nasıl hissediyorsun? - How do you feel during the period?

İlk adetinizi hangi yaşta gördünüz? - At what age did you get your first period?

period
bir gezegenin güneş etrafındaki devir süresi
period
dönem nokta
period
nokta/ders/dönem
period
{i} devir: the Ottoman period Osmanlı devri
period
(İnşaat) peryot, süre aralığı
period
(isim) periyot, dönem, çağ, devir, süre, ders saati, devre, nokta, aybaşı, adet, regl, dönüm [ast.], tam cümle (yan cümlecikli)
period
fizyol
period
{i} dönem, devre: a period of political unrest siyasi kargaşaların olduğu bir dönem
period
{i} ders saati

Ders saati biter bitmez Tom Mary ile konuşmaya gitti. - Tom went to talk to Mary as soon as the period ended.

Bu okulda bir ders saati elli dakika uzunluğundadır. - In this school, a period is fifty minutes long.

period
{i} regl
period
(Tıp) Hastalık devresi, period
İngilizce - İngilizce
period
a row in the periodic table of the elements

    Heceleme

    a row in the pe·ri·od·ic ta·ble of the elements

    Türkçe nasıl söylenir

    ı rō în dhi pîriädîk teybıl ıv dhi elımınts

    Telaffuz

    /ə ˈrō ən ᴛʜē ˌpərēˈädək ˈtābəl əv ᴛʜē ˈeləmənts/ /ə ˈroʊ ɪn ðiː ˌpɪriːˈɑːdɪk ˈteɪbəl əv ðiː ˈɛləmənts/