O direnmekten vazgeçti ve kendini kaderine teslim etti.
- He stopped resisting, and resigned himself to his fate.
Günaha karşı direnmek gerçekten çok zor.
- It's hard to resist temptation.
Ben birinci sınıf bir kamara ayırmak istiyorum.
- I want to reserve a first-class stateroom.
Onlar düşman saldırısına karşı koymak için millerce yeraltı tünelleri kazdılar.
- They dug miles of underground tunnels to resist the enemy attack.
Bazen kahkahayla gülme dürtüsüne karşı koymak zordur.
- Sometimes it's hard to resist the impulse to burst out laughing.
Bir taksi ayırtmak daha hızlıdır.
- It's faster to reserve a taxi.
Bu trende yer ayırtmak istiyorum.
- I'd like to reserve a seat on this train.
Bir taksi ayırtmak daha hızlıdır.
- It's faster to reserve a taxi.
İki kişilik bir masa ayırtmak istiyorum.
- I'd like to reserve a table for two.
Tom gülümsemeye direndi.
- Tom resisted smiling.
Tom anahtar deliğinden bakmaya direnemedi.
- Tom couldn't resist peeking through the keyhole.
... the nation's times to city walls were used to resist attacks today the prevent ...