O bir inanç insanıdır.
- He is a man of faith.
Diğer bir deyişle, o bir inanç adamı.
- In other words, he is a man of faith.
O, benim paramı çalmaz, ona güvenim var.
- He will not steal my money; I have faith in him.
Kendinize olan güveni asla kaybetmeyin... Yapmak istediğiniz her şeyi yapabilirsiniz.
- Never lose faith in yourself. You can do everything you want to do.
Bir dua, iman olmadan işe yaramaz.
- A prayer without faith is useless.
Zayıf imanına rağmen, rahip onu kutsadı.
- Despite his weak faith, the priest blessed him.
Köpeklerin vefakarlığı bizi etkiler.
- Dogs' faithfulness impresses us.
Benden başka bütün üyelerin onun söylediğine inancı vardı.
- All the members but me have faith in what he says.
İnanç her şeyi mümkün kılar....aşk her şeyi kolaylaştırır.
- Faith makes all things possible.... love makes all things easy.
Dinsel inancımı yitirdim.
- I've lost my religious faith.
O, dinozorun sadık minyatürüne baktı.
- He stared at the faithful miniature of the dinosaur.
Sözüne sadık olmalısın.
- You must be faithful to your word.