a regular trip or route

listen to the pronunciation of a regular trip or route
İngilizce - Türkçe

a regular trip or route teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı

run
{f} koş

Lütfen sınıfta koşmayın. - Please don't run in the classroom.

Odanın etrafında koşma. - Don't run around in the room.

run
döndürmek
run
(Bilgisayar) başla

Tom benzini biten arabasını terk etti ve yürümeye başladı. - Tom abandoned his car that had run out of gasoline and started walking.

Hep birden koşmaya başladılar. - They began to run all at once.

run
uğramak
run
istek
run
çay

Yarışı koştuktan sonra, Jane iki bardak arpa çayı içti. - Having run the race, Jane had two glasses of barley tea.

run
{i} gösterim
run
{f} adaylığını koymak

Tom sınıf başkanlığı için adaylığını koymak istiyor. - Tom wants to run for class president.

O, başkanlığa adaylığını koymak istiyor. - He wants to run for President.

run
(Tekstil) pasaj, çorap kaçığı
run
(isim) koşu, koşma, yarış, sefer, seyir, gezinti, kaçamak, talep, kaçık, çorap kaçığı, rağbet, otlak, kümes bahçesi, verim, gösterim, süre, devam süresi, sürü, balık sürüsü, çoğunluk, maden damarı, dere, çay, akış
run
{i} çorap kaçığı
run
(İnşaat) çalışmak, koşmak
run
seğirtme
run
{f} geçip gitmek
run
{f} geçerli olmak
run
{f} işlemek, çalışmak; işletmek, çalıştırmak: Who is running this
run
{i} seyir
run
koşulan veya gidilen mesafe
run
{f} kaçakçılığını yapmak
run
{i} yarış

10 millik bir yarışı koşmak için yeterince güçlüydü. - She was strong enough to run a 10-mile race.

Bayrak yarışında Yankiler fark atıyorlar. - The Yankees are running away with the pennant race.

İngilizce - İngilizce
run
a regular trip or route

    Heceleme

    a re·gu·lar trip or route

    Türkçe nasıl söylenir

    ı reygyılır trîp ır raut

    Telaffuz

    /ə ˈrāgyələr ˈtrəp ər ˈrout/ /ə ˈreɪɡjəlɜr ˈtrɪp ɜr ˈraʊt/