İmzalı bir makbuza ihtiyacımız var.
- We need a signed receipt.
Makbuzu mutlaka saklayın.
- Make sure you save the receipt.
Agh. Annemden bir hediye almak için uzun bir süre bekledim. Ancak, çok sorunludur.
- Agh. I waited for a long time for the receipt of a present from my mother. However, it's very problematic.
Bir makbuz almayı unutma.
- Be sure to get a receipt.
Müşterinin fişi var mı?
- Does the customer have his receipt?
Tom fişi Mary'ye verdi ve onu cüzdanına koymasını söyledi.
- Tom gave Mary the receipt and told her to put it in her purse.
In the Asteraceae, the end of the peduncle to which all of the florets of the flower head are attached.