Hava güzel olması koşuluyla, katılım iyi olmalı.
- Attendance should be good provided the weather is favorable.
Gerçekten güzel bir tadı var.
- This sure tastes good!
Doktor olarak iyi değil.
- He is no good as a doctor.
Bu iyi bir kitaptır ama şu daha iyidir.
- This is a good book, but that is better.
O, tasarruflarını yararlı şeylere yatırdı.
- He put her savings to good use.
Tek yararlı bilgi iyi olanı nasıl arayacağımızı ve kötü olandan nasıl kaçınacağımızı öğretendir.
- The only useful knowledge is that which teaches us how to seek what is good and avoid what is evil.
Sağlıklı kalabildiğim sürece uzun yaşamak isterim.
- I want to live as long as I can stay in good health.
Tom sağlıklı gibi görünüyor.
- Tom seems to be in good health.
Tom, acentenin menfaatı icabı işi bırakmalıdır.
- Tom should quit for the good of the agency.
Birey, devletin menfaati için mevcut değildir.
- The individual does not exist for the good of the State.
Onun Mahjong'da çok iyi olduğunu duydum.
- I hear he is good at mahjong.
O çok iyi bir öğretmendir.
- She's a very good teacher.
Arabamı satarak iyi bir kazanç elde ettim.
- I made a good profit by selling my car.
Sigara içmek çok zarar verir ama hiç fayda vermez.
- Smoking does much harm but no good.
Sabah erken kalkmak sağlığın için faydalıdır.
- It's good for your health to get up early in the morning.
Ben bütün iyileri tattım, ve sağlıklı olmaktan daha iyisini bulmadım.
- I tasted all goods, and didn't find better than good health.
Onlar çok çok iyiler.
- They're very, very good.
Endişelenme. Eminim, Tom'un henüz burada olmamasının sağlam bir nedeni var.
- Don't worry. I'm sure there's a good reason why Tom isn't here yet.
Tom iyi bir yaşam sağlamaktadır.
- Tom makes a good living.
Bilimsel bilginin her artışıyla insanın kötülük için gücü iyilik için gücü gibi aynı oranda artırılır.
- With every increase of scientific knowledge, man's power for evil is increased in the same proportion as his power for good.
O bana bir iyilik yaptı.
- He did me a good turn.
O oldukça iyi bir fikir.
- That's a pretty good idea.
Tom yemek pişirmede oldukça iyidir.
- Tom is quite good at cooking.
Peki, biri iyi olmak zorunda.
- Well someone has to be good.
Peki, iyi bir hafta sonu geçirdin mi?
- Well, did you have a good weekend?