Biz bir fiyattan bahsettiğimizde onun yüz tepkimesini gözlemle.
- Observe his facial reaction when we mention a price.
Resepsiyona gitmek istemedim.
- I didn't want to go to the reception.
Tom kontuarda durdu, resepsiyonistle konuşuyordu.
- Tom stood at the counter, talking to the receptionist.
Onun habere tepkisi neydi?
- What was her reaction to the news?
Onun bu habere tepkisi ne oldu?
- What was his reaction to this news?
Reaksiyonumu dikkatle izlerken, onu tanımam gerekiyor mu? diye sordum. Sanmıyorum diye yavaşça cevap verdi.
- Should I know her? I asked. I don't think so, he replied slowly, while watching carefully for my reaction.
1920'de İngiliz astronom Arthur Eddington güneş ve diğer yıldızların nükleer reaksiyonlar tarafından desteklendiğini ileri sürdü.
- In 1920, British astronomer Arthur Eddington proposed that the Sun and other stars are powered by nuclear reactions.
Onun yeni kitabı tatminkar bir alışla karşılaştı.
- His new book met with a favorable reception.
Erken sabah karşılama masasında ilk kimin gideceğine karar vermek için kura çektik.
- We drew lots to decide who would go first at the early morning reception desk.
Kabul masasında güzel çiçekler vardı.
- There were beautiful flowers on the reception desk.
Kabulde masadan masaya dolaştı.
- He circulated from table to table at the reception.
Tom'un ilaca alerjik bir reaksiyonu vardı.
- Tom had an allergic reaction to the medication.
Tom alerjik bir reaksiyon geçiriyor.
- Tom is having an allergic reaction.
When I last tried to eat strawberries I had a terrible allergic reaction.
In this reaction, the acid and base will neutralize each other, producing a salt.
... And my reaction to it -- or I'm curious about your ...
... The normal sort of market reaction that would occur. ...