İnsanları değiştiremezsin. Onlar kendileri değişmek zorundalar.
- You can't change people. They have to change themselves.
Ben sadece işlerin değişmek zorunda olmamasını diliyorum.
- I just wish things didn't have to change.
Ben tarihi yarın geceye değiştirmek istiyorum.
- I'd like to change the date to tomorrow night.
Tom değiştirmek için isteksiz gibi görünüyor.
- Tom seems to be unwilling to change.
Programımızda bir değişiklik yapamayız.
- We cannot make a change in our schedule.
Hükümet temel değişiklikler yapmalı.
- The government must make fundamental changes.
AIDS araştırma dünyasında yer alan tüm değişiklikleri takip edemem.
- I can't keep track of all the changes taking place in the world of AIDS research.
Fiziksel değişiklikler doğrudan yaşlanmayla ilgilidir.
- Physical changes are directly related to aging.