a printed publication, more especially a newspaper or other periodical

listen to the pronunciation of a printed publication, more especially a newspaper or other periodical
İngilizce - Türkçe

a printed publication, more especially a newspaper or other periodical teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı

prisoner
tutsak

Kendinizi benim tutsaklarım olarak düşünün. - Consider yourselves my prisoners.

Sen burada tutsak değilsin. - You're not a prisoner here.

prison
{i} delik

Mahkûm cezaevi duvarının altında bir delik açtı. - The prisoner dug a hole under the prison wall.

prison
hapishane

Sen hapishaneden çıkıncaya kadar o evlenmiş olacak. - By the time you get out of prison, she'll have been married.

Hapishaneden çıktığımda, Tom tekrar ayaklarımın üstünde durmama yardımcı oldu. - When I got out of prison, Tom helped me get back on my feet.

prison
cezaevi

Cezaevi suçluları islah eder mi? - Does prison reform criminals?

Tom cezaevinde olmayı hak ediyor. - Tom deserves to be in prison.

prison
tutukevi
prison
{i} hapis

Sen hapishaneden çıkıncaya kadar o evlenmiş olacak. - By the time you get out of prison, she'll have been married.

Polis seni hapishaneye koyacak. - The police will put you in prison.

priory
manastır
priory
(isim) manastır
prismatically
prizmatik olarak
prison
{i} hapsetme
prison
(Askeri) CEZAEVİ: Hapis cezasına çarpılanların kapatıldıkları yer
prison
hapset
prison
prison breaker hapishane kaçağı
prison
hapsetmek
prison
{i} kodes
prisoner
{i} mahpus

Tom bir yerde mahpus tutuluyor. - Tom is being held prisoner somewhere.