a position or grip used to control the opponent

listen to the pronunciation of a position or grip used to control the opponent
İngilizce - Türkçe

a position or grip used to control the opponent teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı

hold
{i} tutma

Oluklu kaşıklar geleneksel pelin ayininde belirli bir role sahiptir.Onlar bir adet küp şekeri soğuk suyla bardaklarının içine eritmek için küp şekeri bardağın üstünde tutmak için kullanılır. - Slotted spoons have a particular role in the traditional absinthe ritual. They are used to hold a sugar cube over a glass as one dissolves it into her drink with cold water.

Açık söylemek gerekirse, bu takımın kazanamayacak olmasının sebebi onları geride tutmanızdır. - To put it bluntly, the reason this team won't win is because you're holding them back.

hold
savunmak (mevzi)
hold
sığınacak yer
hold
arkası kesilmemek
hold
bekletme
hold
tutmak

Sadece onun elini tutmak istiyorum. - I just want to hold her hand.

Bu tavanın sapını tutmak kolaydır. - The handle of this pan is easy to hold.

hold
farzetmek
hold
devam etmek
hold
{i} tutuş

Tom, John ve Mary'yi el ele tutuşurlarken gördü. - Tom saw John and Mary holding hands.

Tom ve Mary el ele tutuşuyorlar. - Tom and Mary are holding hands.

hold
yapmak

Yarın öğleden sonra ilk olarak personel toplantısı yapmak istiyorum, bu yüzden konferans salonunu ayırır mısın? - I'd like to hold a staff meeting first thing tomorrow afternoon, so could you reserve the conference room?

hold
oluşturm
hold
{f} alıkoymak
hold
{f} barındırmak
hold
{f} geçerli olmak
hold
sahip olmak
hold
{f} dayanmak
hold
{i} geminin iç tarafı
İngilizce - İngilizce
hold
a position or grip used to control the opponent

    Heceleme

    a po·si·tion or grip used to con·trol the op·po·nent

    Türkçe nasıl söylenir

    ı pızîşın ır grîp yuzd tı kıntrōl dhi ıpōnınt

    Telaffuz

    /ə pəˈzəsʜən ər ˈgrəp ˈyo͞ozd tə kənˈtrōl ᴛʜē əˈpōnənt/ /ə pəˈzɪʃən ɜr ˈɡrɪp ˈjuːzd tə kənˈtroʊl ðiː əˈpoʊnənt/