a position or condition which affords entrance, control, pr possession, etc

listen to the pronunciation of a position or condition which affords entrance, control, pr possession, etc
İngilizce - Türkçe

a position or condition which affords entrance, control, pr possession, etc teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı

key
anahtar

Araba anahtarlarımı unuttum. - I have left my car keys behind.

Başarının anahtarı olan dürüstlük söylenilmediği taktirde sürer - It goes without saying that honesty is the key to success.

key
(Bilgisayar) kiplemek sayısal
key
girmek bilgisayar
key
şifre cetveli
key
anahtarı

Başarının anahtarı olan dürüstlük söylenilmediği taktirde sürer - It goes without saying that honesty is the key to success.

Tom anahtarı cebine koydu. - Tom put the key in his pocket.

key
ses perdesi
key
(Ticaret) ana sanayi
key
(Ticaret) temel sanayi
key
{f} uydur
key
(to ile) daha uygun hale getirmek
key
(Spor) Basketbol sahasında pota altındaki "ampul" olarak da tabir edilen serbest atış bölgesi
key
{i} rumuz
key
perdesini
key
{i} çözüm yolu
key
key up heyecanlan dırmak
key
kilit taşını yerleştirip kemeri tamamlamak
key
{f} to -e göre ayarlamak, -e uygun duruma getirmek, -e uydurmak
key
{i} müz. anahtar
key
soruların çözüm cetvelini vermek
İngilizce - İngilizce
key
a position or condition which affords entrance, control, pr possession, etc