Belki başka bir yere gitmelisiniz?
- Perhaps you should go elsewhere.
Evimiz yanıyor ve biz başka bir yere bakıyoruz.
- Our house is burning and we look elsewhere.
Suçlama başka bir yerde yatıyor.
- The blame lies elsewhere.
Kalıp yardımcı olmak istiyorum ama bana başka bir yerde ihtiyaç duyuluyor.
- I'd like to stay and help, but I'm needed elsewhere.
Başka yerde bilgi aramaya karar verdi.
- He decided to seek information elsewhere.
Tom'un aklı başka yerde.
- Tom's mind is elsewhere.
Tom başka yere alışverişe gitti.
- Tom went shopping elsewhere.
Dizüstü bilgisayarımı burada bulamıyorum; onu başka yere koymuş olmalıyım.
- I can't find my notebook here; I must have put it elsewhere.
We are back on the Ligurian coast, from which vertigos push human beings toward all kinds of elsewheres.