Silahta kalan parmak izleri şüphelininki ile uyuşuyor.
- The fingerprints left on the weapon match the suspect's.
Onlar genellikle kırmızı ışıklarda parmaklarını şakırdatırlar.
- They usually drum their fingers at red lights.
O bana parmak uçları ile ensemin üzerine hafifçe dokundu ve bu beni ürpertti.
- She touched me lightly on the nape of the neck with the tips of her fingers and it made me shudder.
Bu bir dokunmatik ekran, onun üzerinde görüntülenen kontrolleri çalıştırmak için parmaklarını kullanabilirsin.
- This is a touchscreen, so you can use your fingers to operate the controls which are displayed on it.
Tom kız kardeşine bir parça kek kesti.
- Tom cut his sister a piece of cake.
Bana bir parça bilgi getirdi.
- He brought me a piece of information.
Üç yüzyıl önce bile, Batı Avrupalıların çoğu hâlâ kendi muhbirlerini kullanıyorlardı.
- Even three centuries ago, most Western Europeans still used their fingers.